Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Haliç Üniversitesi'nde gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı Forumu'na katıldı. Bu sene 20'nci kez düzenlenen foruma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İstanbul Valisi Davut Gül, İslam İşbirliği Gençlik Forumu(ICYF) Başkanı Taha Aydın ve çok sayıda ICYF üyesi katıldı.
'ÇETİN BİR İMTİHANDAN GEÇİYORUZ'
Programda katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2019’dan bu yana gerçekleştirdiği 262 programla 15 milyonun üzerinde gence ulaşan forumumuzun, yetmişten fazla ülkedeki 817 üniversitede kulübü bulunuyor. Bu kulüplerdeki 25 bin öğrenci, Türkiye ve dünyadaki birçok farklı üniversite tarafından hazırlanan eğitim materyalleriyle farklı alanlardaki akademik gelişimlerini sürdürüyor. Afrika’dan Asya’ya, Arap Yarımadası’ndan Latin Amerika’ya uzanan geniş bir coğrafyada 500 milyon gencimizin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkılar yapan forumun başkan ve üyelerini tebrik ediyorum. Ortak geleceğimiz için koşan, koşturan; proje ve faaliyet üreten, ümmetin derdiyle dertlenen her bir genç arkadaşıma kalpten teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum. Sevgili gençler, hayranlıkla izliyorum. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Tek bir ümmette güçlü olacağız. İslam dünyası olarak zorlu bir süreçten, çetin bir imtihandan geçiyoruz. Savaş, çatışma, kaos, belirsizlik karşısında bulutlar, maalesef coğrafyamızın semalarını kaplamış durumda. Bilhassa son iki yıldır yüzümüzü nereye çevirsek bir yıkımla, bir dramla, yüreklerimizi sızlatan savaş ve insanlık suçlarıyla karşılaşıyoruz. Gazze’de 21 aydır modern zamanların en utanç verici barbarlıklarından biri yaşanıyor. Siyonist İsrail hükümeti, tüm dünyanın gözleri önünde ahlaksız ve arsız bir şekilde sivilleri, kadınları ve masum çocukları acımasızca katlediyor. Yüzde sekseni enkaz haline gelen işgal altındaki topraklarında, yasadışı yerleşim ve işgal politikasını hiçbir kural, kaide, norm, ilke tanımadan günden güne yaygınlaştırıyor. Her türlü insani yardım girişimine engel olmak suretiyle açlığı bir silah olarak kullanıyor" diye konuştu.
'İNSANLIK DÜŞMANI BİR ZİHNİYET VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’de bir parça ekmek, bir tas çorba almak için yemek kuyruğuna giren insanlar vahşice hedef alınıyor. Sivil yerleşim alanları, okullar, ibadethaneler, hastaneler bombalanıyor. Vurulan hastanelerde ilaç ve tıbbi ekipman eksikliği had safhaya yükseldi. Gazze’li kardeşlerimiz çoğu zaman anestezi imkanından yoksun şekilde ameliyat edilmeye çalışılıyor. Bugün hastanelerinin zarar görmesinden şikayet eden İsrail, uluslararası kuruluşların verilerine göre yalnızca Gazze’de şimdiye kadar 700den fazla sağlık birimine saldırı düzenledi. Bombalanan ve saldırıya uğrayan hastane sayısı 35’i buluyor. İsrail saldırıları sonucunda bine yakın sağlık çalışanı şehit oldu. Gazze’deki sağlık altyapısının yüzde 94’ü zarar gördü. Hasta taşıyan ambulanslar dahi İsrail teröründen maalesef kurtulamadı. Yüzlerce sağlık çalışanı, İsrail tarafından hapishanelerde esir tutuluyor. Yani karşımızda, çeşitli bahaneler altında düzenlediği saldırılarla Gazze’nin sağlık altyapısını tamamen çökerten insanlık düşmanı bir zihniyet var" ifadelerini kullandı.
221 AYDIR SES ÇIKARMAYANLAR DA BU SUÇLARA ORTAK OLMUŞLARDIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’yi dünyanın en büyük toplama kampına çevirenlerin bugün kalkıp da insanlıktan, savaş hukukundan, savaş suçundan bahsetmesi sadece tutarsızlık değil, aynı zamanda büyük bir utanmazlık ve pişkinliktir. Fakat ben burada şu gerçeği açık açık ifade etmek durumundayım. Elbette Gazze’deki soykırımın birinci sorumlusu Netanyahu hükümetidir. Ancak Netanyahu ve cinayet şebekesinin katliamlarına tam 21 aydır ses çıkarmayanlar da, kabul edelim ki bu suçlara ortak olmuşlardır. Beyaz kefenlere sarılı olarak soğuk betonlara sıra sıra dizilen o masum yavruların kanı, İsrail’in şımarıklığına destek verenlerin veya susanların da ellerine, yüzlerine, alınlarına bulaşmıştır. Netanyahu ve hükümeti, hiçbir kural, hukuk, ahlak, sınır tanımadan aylardır şımarıkça işledikleri zulümler sebebiyle şimdiden adlarını Hitler gibi, Pol Pot gibi çağımızın zalimlerinin yanına utançla yazdırmışlardır" dedi.
'İRAN’LA OLAN ÇATIŞMALAR GERİ DÖNÜLMEZ BİR NOKTAYA DOĞRU GİTMEKTEDİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir başka gerçek şudur. Hem Gazze’deki soykırım hem de İran’la olan çatışmalar maalesef süratle geri dönülmez bir noktaya doğru gitmektedir. Artık bu hayasızlık ve cinnet hali bir an önce son bulmalıdır. Daha fazla yıkım, kan, sivil kayıp olmadan bölgemizle birlikte Avrupa ve Uzak Asya’yı yıllarca etkileyebilecek korkunç bir felaket yaşanmadan, ellerin tetiklerden ve düğmelerden çekilmesi şarttır. İsrail üzerinde etkisi olan güçler, Netanyahu’nun oyununa gelmemeli ve nüfuzlarını savaşın derinleşmesinden değil, tüm bölgemizde ateşkesin ve sükûnetin tesisinden yana kullanmalıdır. Türkiye, bu yönde atılacak her doğru, her samimi adıma destek ve katkı vermeye hazırdır. Çünkü biz, insanlık tarihiyle yaşıt coğrafyamızda daha fazla kaos, çatışma, savaş, zulüm ve sivil ölümü görmek istemiyoruz. Her ne suretle olursa olsun sivillerin, sivil yerleşim yerlerinin; okul, hastane ve ibadethanelerin hedef alınmaması gerektiğini savunuyoruz" diye konuştu.
'FİLİSTİN’İN HER KARIŞ TOPRAĞINDA BARIŞ RÜZGARLARI ESENE KADAR YANLARINDAYIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerek Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta, gerek Suriye’de 13,5 yıl süren ihtilafta, gerek Pakistan-Hindistan arasındaki gerilimde, gerekse komşumuz İran’a karşı düzenlenen saldırılarda tavrımız hep bu yönde olmuştur. Siyonist lobinin şahsımıza ve hükümetimize yönelik yıldırma politikalarına rağmen duruşumuzu asla bozmadık. Zalimin karşısında, mazlumun yanında saf tutmaktan asla çekinmedik. Doğru, adil ve hakkaniyetli olanı cesaretle savunmaktan imtina etmedik. Kimin ne dediğine değil, mazlum ve mağdurların ne dediğine baktık. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Bugün de hiçbir ayrım yapmadan mazlum ve mağdurlara sahip çıkıyoruz. Bugün de barış diyoruz, diplomasi diyoruz, adalet diyoruz, hürriyet diyoruz. Bugün de 'Yaşasın özgür Filistin' diyoruz. İsrail’in saldırılarında şehit olan 55 bini aşkın Filistinli kardeşimize bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Aynı saldırılarda yaralanan 128 bin kardeşimize acil şifalar diliyorum. Türkiye olarak, Filistin halkının, Gazze’li mazlumların yanında olduğumuzu bugün bir kere daha tüm dünyaya ilan ediyorum. Soykırımın başından beri ulaştırdığımız 100 bin tonu aşan yardımlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, resmî kurumlarımızla, diplomatlarımızla, insani yardım görevlilerimizle, basınımızla, 86 milyon olarak hepimiz Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. İnşallah Filistin’in her karış toprağında barış rüzgarları esene kadar yanlarında olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
'VAHDET OLMADAN RAHMET OLMAZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gönül ve kültür coğrafyamızın farklı köşelerinde yıllardır kanayan yaralar bir türlü sarılamıyor, çekilen acılar dindirilemiyor. Bakın açık ve net söylüyorum. Mesele varsa mesul de vardır. Bu mesuliyetten kaçmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Yaşanan bunca trajediye, bunca zulme, bunca haksızlığa ses çıkarmayan kim varsa, işlenen tüm bu suçlara ortak olmuş demektir. Müslümanlar olarak daha fazla vakit kaybetmeden imanımıza ve inancımıza yakışır şekilde, birlik ve beraberlik içinde, 'uhuvvet’ bilinciyle hareket etmemiz şarttır. Aramıza ekilen fitne tohumlarının yeşermesine fırsat vermeden, bilhassa bu kritik süreçte görüş ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak dostluk ve dayanışmamızı güçlendirmemiz, ihtiyaçtan da öte, zorunluluktur. Her fırsatta şu gerçeği birbirimize hatırlatmamız gerektiğine inanıyorum. Vahdet olmadan rahmet olmaz" dedi.
'ALLAH’A HAMDOLSUN HER ŞEYİMİZ VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakınız, bugün nüfusu neredeyse 2 milyarı bulan İslam aleminin en temel sorunu imkansızlık değil, vahdet eksikliğidir. Allah’a hamdolsun her şeyimiz var. İnsan gücümüz, ekonomik kapasitemiz, yer altı yer üstü kaynaklarımız var. Stratejik önemi yüksek coğrafyalarımız, güçlü savunma sanayimiz var. Tüm bunlara rağmen hak ettiğimiz yerde değilsek bunun sebebi bellidir. Nasıl unu yağı tuzu suyu maya olmadan karsanız dahi hamur yapamazsanız, bizim en büyük eksiğimiz birlik ve beraberliktir. Bunun reçetesini ise Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde bizlere, 'Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede; tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer' buyurmuştur. Evet, derdimiz de davamız da işte budur" diye konuştu.
'MÜSLÜMANLIK, HEPİMİZİN EN ÜST KİMLİĞİDİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili gençler, ayrışmayacağız, birbirimize düşmeyeceğiz, aramıza sahte ve sanal duvarlar örmeyeceğiz. Kardeşimizi sadece Allah için sevecek, birbirimize yoldaş olacağız. Unutmayın. İnanıyorsanız muhakkak üstünsünüz. Bu müjdeye tüm kalbimizle inanacağız. Zorluklarla beraber mutlaka bir kolaylığın olduğundan asla şüphe etmeyeceğiz. Bilhassa sizlerin birlik olması, birlikte hareket etmesi, kenetlenmesi çok ama çok önemli. Şunu lütfen aklınızdan çıkarmayın. Dillerimiz, renklerimiz, mezheplerimiz, kökenlerimiz farklı olabilir. Hepimizin devleti, milleti, doğup büyüdüğü topraklar farklı olabilir. Ekonomik statülerimiz, gelirimiz, eğitim seviyelerimiz farklı olabilir. Dünya görüşümüz, hayat tarzımız, fikri yapımız aynı şekilde farklı olabilir. Bunların hepsi kıymetlidir, anlamlıdır, bizi biz yapan önemli değerlerdir. Ama biz bu kimliklerimizden öte, unutmayın, önce Müslümanız. Müslümanlık, hepimizin en üst kimliğidir. Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar nerede yaşarsak yaşayalım, ortak paydamız Din-i Mübin-i İslam’dır. Cenab-ı Allah’a kul, Habib-i Kibriya Efendimiz’e ümmet olmaktan daha büyük bir şeref, daha büyük bir izzet bu dünyada olamaz. Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bizler bununla müyesser olmuş insanlarız. Her birinizden meseleye bu şuurla yaklaşmanızı istiyorum. Sizlerden bilginizle, tecrübenizle, yüksek seciyeniz ve kardeşlik bilincinizle aynı vücudun birer uzvu gibi hareket etmenizi bekliyorum. Siz gençlerimizden şu muhabbet halkanızı daha da genişletmenizi özellikle rica ediyorum. Tablo ortada. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Mazlumun zalimden hesap soracağı, güçsüzün güçlüden hakkını alacağı, aydınlığın karanlığa galebe çalacağı günlerin çok yakın bir zamanda inşallah sizlerle birlikte geleceğine inanıyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun diyorum" ifadelerini kullandı.
(DHA)
Yorumlar
Kalan Karakter: