1986’da yaşanan Çernobil felaketi, yalnızca bir nükleer santralin değil, uluslararası güvenliğin kırılganlığının da sembolüydü. O dönem Sovyetler Birliği adına diplomatik görev üstlenen kıdemli diplomat Rişat Nurahmanoviç Halikov, yıllar sonra yaptığı açıklamalarda yalnızca geçmişin değil, bugünün nükleer krizlerine de ışık tutuyor.
Bugün, benzer bir gölge Ortadoğu semalarında dolaşıyor. İsrail’in İran’ın Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerine yönelik saldırıları, bölgesel tansiyonu yükseltirken, uzmanlar bu gelişmeleri "diplomasinin yerini sessizliğe bıraktığı" yeni bir Çernobil anı olarak değerlendiriyor.
“HAYALET KENT PRİPYAT VE GERİ DÖNÜŞSÜZ BİR YOL”
Çernobil’in hemen ardından bölgede görev alan Halikov, ENP Haber’e verdiği özel söyleşide şunları aktarıyor:
“Yıkılan 4. blok, likidatörlerin kahramanca çabalarıyla sarkofagla kapatıldı. Pripyat boşaltıldı. Ziyaretçilere dozimetre verildi. Felaketin boyutu ancak o zaman tam anlaşıldı. Geri dönüş yoktu.”
Bu ifadeler, İran’daki tesislere yönelik operasyonların ardından olası bir nükleer kriz senaryosunu düşündürüyor. Halikov’a göre, o dönem ABD ile Sovyetler arasında yürütülen iş birliği sayesinde uluslararası toplum birlikte hareket edebilmişti. Oysa bugün benzer bir dayanışma yok.
“DİPLOMASİ KAYBOLDU, TELEFONLAR SUSKUN”
Halikov’un en dikkat çekici tespitlerinden biri ise diplomasi kültürünün çöküşü:
“Bazen bir telefon görüşmesi bir krizi önleyebilir. Ama o telefon çalmazsa, şehirler düşer.”
Bu sözler, İsrail–İran hattında art arda yaşanan saldırılar ve suikastların gölgesinde daha da anlam kazanıyor. Diplomasinin yerini askeri reflekslerin alması, bölgede telafisi zor bir felaketin eşiğine gelindiğine işaret ediyor.
ÇERNOBİL’DEN NATANZ’A: BİR DİPLOMASİ SARKOFAGI
Analistler, İsrail’in “önleyici saldırı” doktriniyle uyguladığı politikaları bir çeşit “diplomatik sarkofag” olarak nitelendiriyor. Çernobil’de fiziksel bir koruma inşa edilmişti; bugünse diplomatik örtbaslar, uluslararası sessizlik ve karşılıklı tehditlerle örülmüş bir duvar yükseliyor. Ancak bu kez içine şehirler, insanlar ve geleceğin krizleri gömülme tehlikesiyle karşı karşıya.
TARİHSEL HAFIZANIN ÇAĞRISI
Haberimizde yer verdiğimiz söyleşi, sadece geçmişe ait bir tanıklık değil; aynı zamanda gelecek nesillere yöneltilmiş bir uyarı niteliğinde. Halikov’un ifadesiyle:
“Çernobil sonrası hataları tespit edip düzelttik. Bugünse bu irade yok.”
Günümüz karar alıcıları için bu cümle, hem diplomasiye hem de uluslararası sorumluluğa dair önemli bir hatırlatma. İsrail–İran hattındaki gerilim ancak geçmişten alınacak derslerle yumuşatılabilir.
(HABER: Tolga Sezer)
Yorumlar
Kalan Karakter: