İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Bu millet Erdoğan’a yöneltilmiş darbeye karşı nasıl direndiyse; üniter devlet yapımıza ve vatandaşlıktan kaynaklı haklarımıza bir tecavüz olur, vatandaşlık tanımımızdaki kimliğimize bir saldırı olursa millet olarak direnme hakkımızı kullanırız. Bu hak meşru bir haktır. Bu hakkı kullanmayan gayri meşrudur” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TV 100 ekranlarında Talat Atilla’nın sorularını yanıtladı.
İsrail ve İran arasındaki gerilime ABD’nin de dahil olduğu hatırlatılan ve bölgedeki son tablo sorulan Dervişoğlu, “Bu sadece son dönemde yaşanmış bir olay değil. Yıllara şamil plan ve projelerin günümüze yansımasıdır. 1980 döneminde Yeşil Kuşak Projesi vardı. Daha sonra Büyük Ortadoğu Projesi devreye sokuldu. Bunların tamamı İsrail’in bölgeye yayılması ve güvenliğinin temini amacını taşıyordu. Bugün de Irak’ta başlayan sonra Suriye’de devam eden, Kuzey Afrika ülkelerinde de birtakım baharlarla kendini hissettiren, ucu İran’a kadar dokunan, gerçek hedef tahtasında da Türkiye’nin olduğu bir süreç hızla yaşama geçirildi” dedi.
Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgenin lidersizleştirmeye çalışıldığını savunan Dervişoğlu, Türkiye’nin tedbir alması gerektiğini vurguladı.
“SİYASİ PARTİLERE KONUYLA İLGİLİ BİLGİ VERİLMİYOR”
Aktif ama ihtiyatlı bir dış politika kapsamında adımlar atılması gerektiğini dile getiren Dervişoğlu, “Ancak bu işin neresindeyiz kestirebilmek mümkün değil. Çünkü bölgede yaşanan birtakım gelişmelerde BOP’un eş başkanlığının büyüsüne kapılmış bir yönetim anlayışı ile hayatımızı sürdürüyoruz. Kamuoyu aydınlatılmadığı gibi demokrasinin vazgeçilmez unsuru siyasi partilere de konuyla ilgili bilgi verilmiyor” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, "3. Dünya Savaşı" çıkışını hatırlatan Dervişoğlu, “3. Dünya Savaşı başladıysa bazı çevrelerin başımıza gelmesi muhtemel sorunlarla ilgili bilgi sahibi olmaları konusunda önünün açılması gerekir. 3. Dünya Savaşı’nı da sadece kendi bünyenizde kanun teklifleri hazırlar gibi ele alırsanız görevinizin sorunluluğu ile hareket etmiyor gibi görünürsünüz” şeklinde konuştu.
“ABD ULUSLARARASI KRİTERLERE AYKIRI DAVRANIYOR”
Dervişoğlu, “ABD’nin müdahalesini ve tehditkar tavrını uluslararası kriterlere aykırı buluyorum. İran’ın yaptığının da saldırılara mukabele niteliği taşıdığına inanıyorum” değerlendirmesini yaptı.
“İYİ PARTİ PARLAMENTER DEMOKRATİK SİSTEMİ HEDEFLİYOR”
İYİ Parti’nin kurulduğu döneme işaret eden Dervişoğlu, “Bir felaket alanı vardı. Bir referandum gerçekleştirilmişti ve tek adamlığa evrilecek rejimin çanları çalıyordu. Türkiye’yi bekleyen olumsuzlukları tanımlayarak bir siyasi partiye ihtiyaç duyulduğu düşüncesi ile yolculuğumuzu başlattık” ifadesini kullandı.
İYİ Parti’nin kuruluş amacını, “Türkiye’ye yakışmayan bu sistemden kurtulmayı hedefler” sözleriyle açıklayan Dervişoğlu, “İYİ Parti tek adam diye tanımlanması mümkün bu sistemden kurtulup parlamenter demokratik sisteme geçişin yol taşlarını döşemek için inşa edilmiştir” diye konuştu.
“YOLCULUĞUMUZU TEK BAŞIMIZA SÜRDÜRÜYORUZ”
İYİ Parti’nin ittifaklara bakış açısı sorulan Dervişoğlu, “Yakın bir dönemde seçim takvimi olmadığına göre ve seçimin de birtakım değişiklikler esas alınarak manipüle edilmesi muhtemel bir hale gelmesine dayanarak yolculuğumuzu an itibari ile tek başımıza sürdürüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
“SÖYLENMESİ GEREKENLERİ SÖYLEMEDİLER”
“Herkes bir, biz tekiz” şeklindeki sözlerinin sorulması üzerine bu çıkışını terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a yönelik çağrı ardından yaşanan gelişmeler kapsamında yaptığını hatırlatan Dervişoğlu, “Siyasi partiler kendi geleceklerin kaygısına kapılarak Türkiye ve Türk milleti adına söylenmesi icap eden sözleri söylemediler. Biz de konu millet ve memleket olunca sessiz kalmanın gaflet boyutunu aşacağına işaret ederek ‘Bu suskunluk devam ederse 'hepiniz bir, biz tekiz’ dedim. Süreci anlayamadılar. Ben bu sürece kalkışma dedim. Söylenmesi gerekenleri söylemedikleri için bu ifademin muhatabı oldular” şeklinde konuştu.
“ÜNİTER DEVLET YAPIMIZA SALDIRI OLURSA DİRENME HAKKIMIZI KULLANIRIZ”
“Direnme hakkı” çıkışı da hatırlatılan Dervişoğlu, “Bu hakkı Anayasa’dan alıyorum. Sadece Anayasa’dan da değil. Atatürk’ün gençliğe hitabesinden de alıyorum. Diren hakkı ilk kez kullanılmıyor da. 1 Mart tezkeresinde TBMM’de direnilmedi mi? Türkiye hain darbeye karşı Cumhurbaşkanı’nın çağrısıyla direnmedi mi? Cumhurbaşkanı bunu yaparken milleti başka bir yola mı yönlendirdi?” diye sordu.
Dervişoğlu, “Bu millet Erdoğan’a yöneltilmiş darbeye karşı nasıl direndiyse; üniter devlet yapımıza ve vatandaşlıktan kaynaklı haklarımıza bir tecavüz olur, vatandaşlık tanımımızdaki kimliğimize bir saldırı olursa millet olarak direnme hakkımızı kullanırız. Bu hak meşru bir haktır. Bu hakkı kullanmayan gayri meşrudur” diye ekledi.
“HUKUKUN DIŞINA ÇIKARSANIZ SORUŞTURMALAR TARTIŞILIR”
“Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı artık mümkün değil mi?” sorusuna yanıt veren Dervişoğlu, “İmamoğlu’nun adaylığı CHP tarafından ilan edildi. Aday olup olamayacağı hukuki sürece bağlı olarak şekillenecek bir durum. Devam eden bir soruşturma var. Ben bunların hukuka uygunluğunun tartışma konusu olduğuna işaret ediyorum. Türkiye’de yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıya kalmış tek belediye İstanbul Büyükşehir Belediyesi değil. İktidara yakın belediyelerde de her şeyin güllük gülistanlık olmadığına dair birtakım emareler söz konusu. Bu iktidar sadece İBB’ye ve onun başkanına yönelik bir soruşturma yürütüyor ve bunu hukukun kurallarına çıkarak yönetiyor izlenimi veriyorsa bunlar soruşturmaları tartışmalı hale getirir diyorum” değerlendirmesini yaptı.
Dervişoğlu, “Suç varsa cezasız kalsın demiyorum ama soruşturmalar, kovuşturmalar ve yargılamalar adalet içerisinde sürdürülsün. Adalet duygusuna sahiplerse de sadece muhalif belediyelere değil, diğer belediyelerde de birtakım süreçlerin başlatılmasının önün açılmasını diliyorum” diye ekledi.
“KAPALI KAPILAR ARDINDA YAPTIĞIM BİR PAZARLIKTAN BAHSEDİLEMEZ”
İYİ Parti’nin cumhurbaşkanı adayı sorulan Dervişoğlu, “Yerel seçimlere 3 buçuk yıl, genel seçimlere de zamanında yapılırsa 2 buçuk sene var. Şimdiden böyle bir kararlılığın ortaya koyulması demokratik teamüllere de aykırı. Orta yerde bir takvim yok, takvim olmadığı için de alınmış bir karar yok. Açık ve net olarak söyleyeyim; benim kimseyle kapalı kapılar ardında yaptığım bir pazarlıktan bahsedilemez” dedi.
“HASSASİYETLERİMİZ ISKALANIYOR”
“Türkiye, sisteme göre siyasi partilerin bütünleşik muhalefet anlayışı ile hareket etmesini mecbur kılıyorsa, muhalefet partileri de birlikte olabileceği siyasi partilerin hassasiyetlerine özen göstermediler” diyen Dervişoğlu, “Ben bir dönemdir hassasiyetlerimizin ıskalandığı kanaatini taşıyorum. Buna bağlı olarak da toparlayıcı olmaya gayret sarf ediyorum ama bu sabrın okyanus kadar hacimli olmadığını da bilmelerini istiyorum” ifadelerini kullandı.
“BİZDEN TEK ADAMLIĞI TAHKİM EDECEK BİR BİRLİKTELİK BEKLENMESİN”
“İYİ Parti Cumhur İttifakı ile asla yan yana olmaz mı?” şeklinde aktarılan bir soruya Dervişoğlu, “İktidara yaklaşmadan, muhalefetten de uzaklaşmadan siyasi bir yolculuk sürdürüyoruz. Cumhur İttifakı bu aklını değiştirdiğini söylerse, Anayasa değişikliğini Erdoğan’a yeniden makamda tutmak yerine demokratik parlamenter sisteme geçiş yolunda bir enstrümana dönüştürmesi halinde bütün siyasi partilerle birlikte bir durum değerlendirmesi yaparız. Ama tek adamlıkta ısrar ederse, tek adamlığı tahkim edecek bir birlikteliği bizden kimse beklemesin” yanıtını verdi.
Türkiye’nin savaş coğrafyasında olduğuna işaret ederek bu kapsamda sır katipliğinde yapılmayacak bir görüşmeye ise açık olduklarını dile getiren Dervişoğlu, “Ben bir tek ihanete kapalıyım. Örtülü ihanete daha çok kapalıyım” dedi.
“SİYASİ BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANI TEHDİT ALDIĞINDA ERDOĞAN’IN MÜDAHALE ETMESİ GEREKİR”
Kendisine yönelik tehditler olduğu hatırlatılan Dervişoğlu, “Çocuk yaştan bu yana tehdit ediliyorum. Dolayısıyla bundan etkilenen biri değilim. Benim siyasi pozisyonum icabı bu tehdit yapılıyorsa ve bunu yapanlar soruşturmasız bırakılıyorsa vaziyet alması gerekenler vaziyet almalı diye işaret ettim. Ben bir siyasi partinin genel başkanıyım. Yani Erdoğan ile mevkidaşım. Siyasi bir partinin genel başkanı tehdit aldığında Erdoğan’ın buna müdahale etmesi gerekir. Ben ayrıca bir parlamenterim, TBMM Başkanı’nın da devreye girmesi gerekiyor. Bunlar olmazsa birtakım çevreler kendilerini suç işleme imtiyazına sahip hisseder” değerlendirmesini yaptı.
“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile aranızın kötü olması sizi üzüyor mu?” sorusuna ise Dervişoğlu şu cevabı verdi:
“Üzüyor. Ağabey dediğim, hocam dediğim, genel başkanım dediğim insanın bu tarzından zaman zaman muzdarip oluyorum. İkimiz de hiç siyasetçi olmasaydık da hukukumuzu muhafaza etseydik diye düşündüğüm dönemler oluyor. Ben hizmette kusuru olmayan bir şahsım. Öğrendiğim birçok şeyin öğrendiğim yuvada bu kırılmaların yaşanması beni üzüyor”
(ANKA)
Yorumlar
Kalan Karakter: