76 yıldır Doğu Türkistan, Çin’in işgali ve emperyalist baskısı altında sistematik bir soykırım, asimilasyon, yerleşim istilası, nüfus kısıtlaması, Çinlileştirme, inanç ve düşünce özgürlüğü ihlali, fiziksel işkence ve daha saymakla bitmeyecek vahşet politikalarıyla karşı karşıya. Bu mazlum coğrafya, dünyadaki en büyük tiranlıklardan biri olan Çin’e karşı, yapayalnız bir beka mücadelesi vermektedir.
Son 7-8 yıl içinde Çin, Doğu Türkistan’da çeyrek asırdır uyguladığı zulmü bin kat daha artırdı. Bu vahşet artık yalnızca bölgesel değil, küresel bir mesele haline gelmiştir. Uygur meselesi, birçok ülkenin dış politikasında yer edinmiş, BM’de dünya iki kutba ayrılmış, çok sayıda ülkenin parlamentosu Çin’in bu zulmünü “insanlığa karşı suç, soykırım, köle işçi çalıştırma” gibi kavramlarla tanımlayarak kınama ve yaptırım kararları almıştır.
Ancak ne zaman ki Ukrayna-Rusya savaşı, İsrail’in Gazze katliamı, Yemen ve Suriye saldırıları, şimdi de İran-İsrail savaşı gündeme oturdu, Doğu Türkistan meselesi dünya gündeminde adeta unutulmaya yüz tuttu.
Bölgedeki sıcak savaş rüzgarları artarken, Doğu Türkistan davasının zinde ve diri tutulması hiç olmadığı kadar zor hale geldi. Filistin halkına karşı işlenen soykırım karşısında biz Uygurlar da elbette ümmetin bir ferdi olarak tereddütsüz bir şekilde Filistin’in yanındayız. Ancak bu desteğimiz, kendi davamızdan vazgeçmek anlamına gelemez, gelmemeli!
Bugün İsrail’in tüm bölgeyi kaosa sürükleyen saldırganlığı dünya gündemini domine ederken, Çin fırsat bu fırsat diyerek Doğu Türkistan’daki zulmünü derinleştirmekte; bir yandan da ikiyüzlü bir tavırla, İsrail karşıtı söylemlerle İslam dünyasında meşruiyet aramaktadır. Bu, Çin’in en sinsi oyunudur. Ve ne yazık ki bu strateji, Doğu Türkistan davasının destekten yoksun ve gündem dışı kalmasına neden olmaktadır.
Bu noktada diasporadaki halkımıza ve teşkilatlarımıza açıkça şunu söylemek istiyorum:
Doğu Türkistan davası kutsaldır. Bu dava sadece bir halkın değil; İslam’ın, ümmetin, Türklüğün ve insanlığın ortak davasıdır. Dünya gündemi değişebilir, savaşlar çıkar, yeni krizler patlak verebilir. Ama bizler bu çoklu gündem rüzgârına, Çin istihbaratının oyunlarına ve iç-dış baskılara yenilmemeliyiz.
Son bir yılda yaşadığımız durgunluk, sessizlik, umutsuzluk ve dağınıklık bir çöküşün değil, uyanışın eşiği olmalıdır. Artık silkelenip ayağa kalkma zamanıdır.
Doğu Türkistan bağımsız olacaktır!
Yeter ki inanalım, uyanalım, direnelim ve ilerleyelim.
Çünkü:
“Allah, iman edenlerin yardımcısıdır!”
Hidayet OĞUZHAN
Yorumlar
Kalan Karakter: