AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, Umman’da ABD ile İran arasında yürütülen müzakereler sırasında İsrail’in İran’a saldırmasını “müzakere masasına saldırı” olarak nitelendirdi. İsrail’in saldırılarının uluslararası hukuka ve BM şartlarına aykırı olduğunu belirten Çelik, bölgedeki nükleer tehlikenin görmezden gelindiğine dikkat çekti.
“İSRAİL, MÜZAKERE MASASINA SALDIRDI”
Çelik, İsrail’in İran’a yönelik saldırısının zamanlamasına dikkat çekerek, saldırının ABD ile İran arasında Umman’da süren müzakereleri hedef aldığını söyledi. İran tarafının da müzakerelerin sürdüğü gerekçesiyle saldırı beklemediğini belirten Çelik, “İsrail’in doğrudan müzakere masasına saldırmak gibi bir tutum içerisinde olduğu görülmüştür,” dedi.
“NÜKLEER TESİSLERE BOMBALI SALDIRI KABUL EDİLEMEZ”
İsrail’in İran’daki nükleer tesisleri bombalamasını “bütün bölgeyi felakete sürükleyecek” bir gelişme olarak değerlendiren Çelik, nükleer tehlikenin Hürmüz Boğazı’nın kapanmasından daha büyük bir tehdit olduğunu belirtti. Atom Enerjisi Kurumu’nun İran’daki tesislere yönelik cılız açıklamalarını da eleştirerek, çifte standarda işaret etti.
“İSRAİL NÜKLEER ANLAŞMALARA TARAF DEĞİL”
İran’ın nükleer anlaşmalara taraf olduğunu, buna karşın nükleer silaha sahip olan İsrail’in hiçbir anlaşmaya taraf olmadığını vurgulayan Çelik, “İran’ın nükleer silah yapacağı iddiasıyla başlatılan bu saldırıların hiçbir meşruiyeti yoktur,” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllar önce bölgedeki hiçbir ülkenin nükleer silah sahibi olmasını istemediklerini açıkça dile getirdiğini hatırlattı.
“SALDIRININ MEŞRU GEREKÇESİ YOK”
Çelik, İsrail’in saldırılarının sivil altyapıyı hedef aldığını belirterek, hastane ve üniversite gibi sivil tesislerin bombalandığını aktardı. “Eğer hedef nükleer faaliyetlerse, neden sivil altyapı hedef alınıyor?” diye soran Çelik, saldırıların tamamen gayrimeşru olduğunu söyledi.
“İRAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYORUZ”
Türkiye’nin İran’a yönelik saldırıları kınadığını belirten Çelik, “İran’ın güvenliğini, milli egemenliğini ve toprak bütünlüğünü sonuna kadar destekliyoruz” ifadesini kullandı.
Uluslararası hukuka aykırı bir saldırının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini belirten Çelik, “Bugün mesela İsrail hangi tesisleri vurmuş diye bu basın toplantısından önce tekrar baktım. Bugün doğrudan sivil hedefleri vuruyor. Yani hastaneyi vuruyor, üniversiteyi vuruyor. Doğrudan sivil insanların faydalandığı sivil altyapıyı hedefleyen bir saldırganlık içerisinde. Müktedet tesisleri bahane ederek İsrail'in İran'a saldırmasında hangi bir meşruiyeti yok, tamamen gayrimeşru bir saldırı bu. Ama diyelim ki hedef nükleer silah edilmesinin engellenmesi şeklinde İsrail'in kendi kendine uydurduğu bir tutum ise o zaman da şunu sormak gerekiyor. Peki nükleer mesele sizin hedefinizde ise o zaman sivil altyapıyı niye vuruyorsunuz? Sivil altyapıyı hedef alan bir tutum niye geliştiriyorsunuz? Biz İran'a yapılan her türlü saldırıyı kınıyoruz. Ve burada İran'ın güvenliğini, milli egemenliğini ve toprak bütünlüğünü sonuna kadar destekliyoruz. Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkenin bu şekilde kuralsız ve kanunsuz bir şekilde, hukuka aykırı bir şekilde saldırıya uğraması hiçbir şekilde kabul edilemez. Üstelik bunu yaparken İran iki ay içerisinde nükleer silah üretecek, üç ay içerisinde üretecek diyenlerin aslında bakıyorsunuz ki bunu son on yıldır, üç ay sonrasına tarih vererek, altı ay sonrasına tarih vererek sürekli söyledikleri görülüyor. Suriye'ye yapılan saldırılar, Lübnan'a yapılan saldırılar, İran'a yapılan saldırılar. Aslında burada herhangi bir şekilde bunun içine İsrail'in kendini savunma hakkı ya da İsrail'in güvenliğinin garanti altına alınması diye kodlayanlar da esasında bu tablo karşısında söyleyecek bir sözlerinin kalmadığını fark etmelerler. Bunun İsrail'in güvenliğine de bir ilgisi yok. Doğrudan doğruya sorun Netanyahu hükümetinin sallıganlığıdır. Netanyahu hükümetinin bir soykırım şebekesi ve bir saldırgan örgüt olarak davranmasıdır. Burada olay olduğu andan itibaren, tabi bilgi alındığı andan itibaren bu saldırıyla ilgili olarak hem Cumhurbaşkanımıza konu arz edildikten sonra Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla hem silahlı kuvvetler Türkiye'nin güvenliği açısından hem diğer birimlerimiz Türkiye'nin güvenliği açısından her türlü tedbiri almıştır. Hem karada hem havada hem diğer alanlarda denizde Türkiye'nin güvenliği açısından yapılması gerekenler bir teyakkuz durumuna geçirilerek Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yerine getirilmiştir. Aynı şekilde istihbarat teşkilatı aynı zamanda aynı şekilde içerideki bir takım olabilecek provokasyonlara karşı iç güvenlik birimleri bu görevlerini yerine getirilmiştir. Cumhurbaşkanımıza konu arz edildiği andan itibaren Türkiye'nin saldırıdan önce haber almasından hemen sonra bütün birimler bu teyakkuz durumuyla görevlerini yerine getirmişlerdir” dedi.
“ASIL TEHDİT NETANYAHU HÜKÜMETİDİR”
İsrail'in iç güvenliğini tehdit eden asıl unsurun Netanyahu hükümeti olduğunu vurgulayan Çelik, “İsrail vatandaşları, Netanyahu hükümetinin saldırganlığı yüzünden ülkeyi terk ediyor,” dedi. Rejim değişikliği söylemlerinin de son derece tehlikeli olduğuna dikkat çeken Çelik, dini liderin hedef alınmasının “vahşette yeni bir aşama” anlamına geleceğini söyledi.
“TÜRKİYE GEREKLİ TÜM GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ ALDI”
Çelik, saldırı haberinin alınmasından hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, istihbarat birimleri ve iç güvenlik teşkilatlarının teyakkuz durumuna geçtiğini belirtti. Türkiye’nin güvenliği açısından tüm tedbirlerin alındığını ifade etti.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİMİZDEN SAPMA YOK”
Konuşmasında iç politika gündemine de değinen Çelik, “Terörsüz Türkiye hedefi konusunda olgunlaşmış bir stratejimiz var,” diyerek bu konuda herhangi bir geri adım olmadığını söyledi. Çelik şöyle devam etti:
“Rejim değişikliği meselesi ya da başka ülkeleri bir şekilde kendi projene göre şekillendirme meselesinin Afganistan'da ve Irak'ta ne tür sonuçlar doğurduğu ve bunun hem oranın halkları için hem dünya sistemi için hem de batı ülkeleri için ne kadar yüksek insani ve başka güvenlik maliyetleri ürettiği herkes tarafından görüldü. O sebeple İsrail'in bu yaptığı propagandanın herhangi bir şekilde bir siyaset biçimine dönüşmemesi gerekir. Daha önceki hataların tekrarlanmaması gerekir. Kimsenin kimsenin rejimini değiştirmek ya da üst düzey yönetimini hedef almak gibisinden bir yaklaşımı söz konusu olamaz. Tabii bütün bu gündemi takip ederken değerli arkadaşlar Türkiye gündemine hakimdir. Türkiye kendi politikalarını tutarlı ve güçlü bir şekilde yürütmektedir. Bu süre içerisinde sizinle son buluştuğumuz zaman içerisinden bu tarafa gelişen bu olaylar çerçevesinde bize sık sık sorulan sorulardan bir tanesi terörsüz Türkiye hedefinde herhangi bir aksama, herhangi bir gevşeme ya da geri gitme gibi bir durum olup olmadığıdır. Esasında görülmüştür ki tabii ki biz kendi Türkiye kendi gündemine hakimdir. Terörsüz Türkiye hedefi konusunda bizim olgunlaşmış bir stratejimiz söz konusudur. Ve bu çerçevede önümüzdeki aylar içerisinde bu silah bırakmanın somut olarak, kapsayıcı olarak ve tam olarak gerçekleşmesi ve bunun sahada Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından doğrulama mekanizması tarafından takip edilmesi şeklindeki yaklaşımımız aynen devam etmektedir. Ve biliyorsunuz bir şey söylemiştik daha öncesinden terörsüz Türkiye hedefi aynı zamanda terörsüz bir bölge siyasetine terörsüz bir bölge politikasına da ilham verecektir demiştik. Çünkü bölgemizde görüldüğü gibi terör örgütleri bir takım vekalet savaşları için bir takım güç odakları tarafından kullanılmaktadır. Pek çok güç odak kendisi doğrudan çatışmaya girmeyerek bir vekalet savaşı çerçevesinde bölgemizi terör örgütleri üzerinden çatışmalarla dizayn etmeye çalışmaktadır. Ve bu çerçevede baktığımızda da terörsüz Türkiye hedefinin hem Türkiye için hem de bölgemiz için son derece yerinde doğru bir strateji olduğu görülmektedir. Bu çerçevede biz terörsüz Türkiye ile ilgili çalışmalarımızın aynı öngördüğümüz takvim, öngördüğümüz stratejiler ve uygulamalar çerçevesinde hayata geçmesiyle ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Toplantılarımız düzenli bir şekilde devam ediyor ve bugün artık gelinen aşamada terör örgütünün silah bırakması ve bu silahların Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın içinde olduğu doğrulama mekanizması tarafından teyit edilmesi esas hedeftir. Bunun da çok uzak olmayan bir zaman içerisinde gerçekleşmesi lazım.”
“ŞAM’DAKİ KİLİSE SALDIRISI BÖLGESEL GELİŞMELERDEN BAĞIMSIZ DEĞİL”
Şam’da bir kiliseye yapılan saldırıyı da kınayan Çelik, bu saldırının bölgedeki gelişmelerle bağlantılı olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mezhep, din ve etnik köken ayrımı yapmadan tüm halkların birlikte yaşamasını savunan yaklaşımını sürdüreceklerini söyledi.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE, TERÖRSÜZ BÖLGE İÇİN İLHAM OLACAK”
Çelik son olarak, Türkiye’nin “terörsüz Türkiye” hedefinin aynı zamanda bölgesel bir istikrar modeli olarak değerlendirildiğini belirterek, bu stratejinin sadece Türkiye için değil, bölge halkları için de önem taşıdığını dile getirdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: