Yazan: Necmi Özdemir
Yaa arkadaş…
Bu sözcük öyle her yerde, her tartışmada, her canı isteyenin ağzına alabileceği bir kelime değil.
“Kalkışma” dediğin; basit bir eylemin, bir kongre sonucunun ya da bir grup içi çekişmenin tanımı olamaz.
Son zamanlarda dikkat ediyorum; kimi siyasetçiler, kimi meslek örgütü üyeleri, hatta kimi yorumcular bile bu kelimeyi öylesine, sıradan bir eleştirinin parçası gibi kullanıyor.
CHP kongrelerinden sonra, seçim sonuçlarını beğenmeyenlerin “parti içi kalkışma” benzetmeleri mi dersiniz…
Yoksa TMMOB EMO seçimleri yaklaşırken adayların birbirlerine yönelttiği “kalkışma söylemleri” mi…
Neredeyse herkesin diline pelesenk olmuş durumda.
Ama olmaz arkadaşlar, bu kadar basite indirgemeyin.
Her sözcüğün bir ağırlığı vardır.
Bazı kelimeler, yaşanan büyük acılarla, tarihî olaylarla özdeşleşmiştir.
“Kalkışma” ya da “darbe” dediğiniz şey, 15 Temmuz gecesi yaşanan o hain girişimle, o karanlık saatlerle anılır.
Tankların, silahların, bombaların gölgesinde demokrasiye yönelmiş bir saldırının adıdır o.
Ve orada kalsın…
Oradan başka yere taşımayın.
Siyasette, meslek örgütlerinde, hatta sosyal medyada bile eleştiriyi ifade edecek yüzlerce başka kelime var.
Ama “kalkışma” onlardan biri değil.
Bu kelime, bir milletin direnişini, demokrasiye sahip çıkışını, şehitlerini ve gazilerini hatırlatır.
O yüzden, bu kadar özel ve ağır bir anlamı olan bir kelimeyi günlük çekişmelere alet etmeyin.
Her şeyin yeri, zamanı ve ağırlığı vardır.
Kalkışma sözcüğü, 15 Temmuz’un karanlık gecesinde kaldı.
Bırakın da orada kalsın.
Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Necmi Cemal Özdemir
Yorumlar
Kalan Karakter: