Sıvasız Bir Ev, Suskun Bir Hayat, Yüksek Bir Vicdan
İsmail Güneş’in vicdanla örülmüş sinemasına bir bakış.
Bazı filmler vardır; salon ışıkları kapandığında başlamaz, hayatın en karanlık köşesinden çoktan sessizce sızmıştır gözünüze, yüreğinize. Bazı yönetmenler de vardır ki kamerayı sadece sahneye değil, insanın iç dünyasına, unuttuğu vicdanına tutar. İsmail Güneş, tam da böyle bir sinema insanı.
Türk sinemasında adını gerçekliğe sadakati, insana saygısı ve hikâyeye gösteren Güneş, bu kez “Sıvasız Evlerden Biri / Kurban” ile geliyor karşımıza. Yapımcılığını, senaryosunu ve yönetmenliğini bizzat üstlendiği bu eser, 4 Temmuz itibarıyla tüm Türkiye’de sinemalarda izleyiciyle buluşacak.
Ama bu film sadece bir yaz vizyonu değil; bir vicdan çağrısı.
“Sıvasız Evlerden Biri / Kurban”... İsme bakınca bile insanın içine ince bir sızı düşüyor. Sıva görmemiş bir ev… Belki hâlâ inşa hâlinde, belki hiç tamamlanamamış bir hayat. Ve “kurban”... Kimin? Neyin? Kim bilir, belki de hepimizin içindeki suskun yanın bir ifadesi.
Güneş’in filmleri her zaman bir çığlık gibi değil, bir dua gibi yayılır. Sessiz ama etkili… Çünkü o biliyor: Gerçek acılar bağırmaz ama gözünün içine bakar insanın. Bu film de tam olarak bunu yapıyor. Bakıyor, gösteriyor ve hissettiriyor.
“Sanat, söylenemeyeni söylemenin en sessiz yoludur.” – Stanley Kubrick
Filmin galası ise 15 Mayıs’ta, İstanbul’un kalbi Beyoğlu Sineması’nda yapılacak. Tam da olması gerektiği yerde. Çünkü Beyoğlu, yıllardır sinemanın nabzının attığı yerdir. Orada atılan her alkış, sadece bir filme değil; sinemanın kendisine tutulmuş bir selamdır.
Şimdi, tam da sinema salonlarını tekrar doldurmaya niyet ettiğimiz bu zamanlarda, “Sıvasız Evlerden Biri / Kurban” gibi filmlere ihtiyacımız var. Derdini bağırmadan anlatan, süslenmeden gerçeği söyleyen yapımlara...
Eğer bir filmi sadece izlemek değil, hissetmek, düşünmek ve iç sesinle yüzleşmek istiyorsan, bu film senin filmin. 15 Mayıs’ta galada bir adım önden tanış, 4 Temmuz’da salonda yerine geç. Çünkü bazı hikâyeler ekranlardan değil, kalpten seyredilir.
“Her eksik duvar, bir tamamlanmamış hayattır; her kurban, anlatılmamış bir hikâyedir.”
Unutmadan, filmin galasında ben de orada, İsmail Güneş'in haklı gururuna şahitlik yapanlar arasında olacağım.
Orada olacağım; çünkü bu hikâyeye sadece tanık değil, ortak olmak gerekir.
“Bazen sadece izlemek yetmez, hissetmek gerekir ki insan kalabilsin.” – Cemil Meriç
Ramak Kaldı / Samim İğde
Yorumlar
Kalan Karakter: