Mücahit Demir

Mücahit Demir

Genç Yazar
[email protected]

Özbilinç - [ I ]

06 Şubat 2020 - 14:52

      Yaratılmışların en şereflisi insan olduğu halde ve özgür olarak yaratılmasına rağmen her tarafından ayağı prangalanmış bir halde olduğu için insan bu onurun ve değerinin farkına varamamakta; kendi kıymetini gerektiği gibi idrak edip takdir edememekte, ve ne yazık ki, ona uygun bir şekilde davranarak yaşayamamaktadır. İnsan sırtına yüklenmiş hayat meşgalesini/geçim derdini aşabilir ve ruhunu sınırlayan beden zincirini kırabilirse eğer kendisini gökyüzünde kuşlar kadar özgür, korkusuz ve güçlü hissederek ruhen gökler ötesi alemlere yükselip oraları müşahede edebilir ve farklı alemlerden farklı olaylardan haberler getirebilir. İslam insana yalnızca bir yönlü değil, tam üç yönlü bir üstünlük hakkı tanımıştır: İsmet ve himayede üstünlük, izzet ve efendilikte üstünlük, istihkak ve kazançta üstünlük. İnsan, insan olması hasebiyle üstündür. “Biz Ademoğlunu üstün kıldık."(Neml,15) Özbilinç, eşrefi mahluk olma potansiyeline sahip olarak yaratılan ademoğlunun bu yolda mesafe almak için gayret göstermeye başlamasıyla ve zaman içerisinde ilminin artmasıyla oluşmaya ve gelişmeye başlar.rn rn      İbadetler bile yalnız sağlam bir bilinçle ve ihlasla yapıldığı takdirde anlamlı olmakta ve hikmetine uygun olarak yüce Rabbimiz tarafından kabul edilmektedir. Kuran-ı Kerim sadece yüzünden okunup geçilecek bir kitap değildir; mutlaka üzerinde derinlemesine tefekkür edilerek etüt edilmesi, kılı kırk yararak bir kuyumcu titizliğiyle ayetlerin üzerinde düşünülerek okunması gereken bir hayat kılavuzudur. Ne acıdır ki, tüm sosyal ve bireysel manevi hastalıklarımızın ilacı olan ilahî kelamı gerektiği gibi anlamaktan çok uzağız. Ona yaklaşmak için gerektiği kadar ona zaman ayırmak, tefekkür etmek, fedakârlık, uzlet, zühd ve takva, tevazu, sehavet ve hatta açlığa rıza gibi manevi hasletlere sahip olmamız gerekir. Günümüzde inandığı gibi yaşayabilmek, kolay değildir, bırakmazlar ki, insanı kendi haline; sürekli birileri yeni sınırlar yeni kalıplar çizer, yeni kurallar koyar, prangalar vurur ayağınıza. Bunca olumsuz dış etkene muhatap bir kul, ne vakit huzura çıkmaya fırsat bulabilsin; debelenip durur kendi kısır hayat döngüsünün içerisinde bir sağa bir sola. “Her kim Rahman olan Allah’ın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu onun ayrılmaz bir arkadaşı olur. “(Zuhruf,36) Oysa namaz bir diriliştir, bir uyanıştır, bir yakarıştır, sahibini Rabbinin kucağına bırakan.rn rn      Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? ikazı bizlere verilmiş altın bir öğüt gibi bu yola girerek ilerlemek isteyenleri teşvik etmekte; iki günü eşit olan ziyandadır hadisi şerifi de bir anı bile boşa geçirmememiz gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. İlme ve ilim öğrenene bu kadar değer verildiğini görmek, bu yola girenlere azık olmakta ve ilerlemeleri için onlara aşk ve şevk vermektedir. Yaratılmışlar arasında zatıyla değerli olan ve fakat her zatın kendinden başkasını değerli addetmediği garip bir zamanda zordur konuşmak, bir dert sahibi olmak. Dertli insan sadece kendisi için yaşamaz, ailesi için, sevdikleri için, ülkesi için ve tüm insanlık için yaşar; çünkü birbirini kapsayan daireler gibi herkese karşı genişleyen bir sorumluluğu vardır, özbilinç sahibi farkındalığı yüksek insanların.rn rn      Öz bilinç sahibi olmak aynı zamanda yüce bir gaye ve insanlık için dert sahibi olmayı da gerektirir dedik. Öyleyse bu dert aynı zamanda kutsî bir derttir, insanı söyletir, harekete geçirir ve hilesi hudası olmayan bir kalp tarafından doğru belirlenmiş hedeflere doğru ilerleme azmi verir. İşte 27 basamaklı bir merdiven olarak da görülebilecek bu farklı yazı dizimizin sonunda inşallah insanın bu dünyadaki yaşama amacının ne olması gerektiğini araştırıp tatmin edici yanıtları her hafta yeni bir konuyla yol haritamızın rehberliğinde birlikte bulmaya çalışacağız… O halde vira bismillah…rnrn06.02.2020rnM.Mücahit DEMİR / Ülkepostası

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum