AYASOFYA'nın "alacaklıları" ne diyecek?

Caminin, sahibi olan Sultan tarafından vakfedilip vakıf senedine de eserin cami niteliğinin sonuna kadar korunmasının özellikle vurgulandığı, aksini yapacak olanların "Allah’ın, Peygamberin ve Meleklerin lanetine uğraması" niyaz edildiği halde, nasıl bir zaruret ortaya çıktı da bu ağır hükümler ayaklar altına alınabildi..

AYASOFYA'nın "alacaklıları" ne diyecek?
12 Temmuz 2020 - 21:24
Allah'a sonsuz hamd-ü senalar olsun hasret bitti, Ayasofya Camimize kavuşuyoruz.
Ayasofya'nın ibadete açılması üzerinde çokça konuşuldu ama, nedense zamanında neden kapatıldığı üzerinde hemen hiç konuşulmadı. Halbuki bunun mutlaka araştırılması, sorgulanması gerekirdi.
Öyle ya! Ecdat Fatih Sultan Mehmet Han'ın bu kutsal emaneti beş yüz yıla yakın cami olarak hizmet vermekte iken, ne oldu da durup dururken kapatılmıştır?

Caminin, sahibi olan Sultan tarafından vakfedilip vakıf senedine de eserin cami niteliğinin sonuna kadar korunmasının özellikle vurgulandığı, aksini yapacak olanların "Allah’ın, Peygamberin ve Meleklerin lanetine uğraması" niyaz edildiği halde, nasıl bir zaruret ortaya çıktı da bu ağır hükümler ayaklar altına alınabildi?
1930’lu yıllarda devletin başında ekonomik, sosyal, siyasi bir sürü meseleler var iken, milletin asla tasvip etmeyeceği, tam tersine devlete karşı kin ve öfke duymasına sebep olacağı bilinen böyle bir icraat,
hangi çok önemli bir ihtiyaçtan doğmuştur?

Mamafih, seküler devrim fırtınasının en sert estiği o yıllarda camilere, tekke ve zaviyelere karşı şiddetli bir tutum vardı ama, hemen karşıdaki Sultanahmet Camisi, Bayezit Camisi, Süleymaniye Camisi gibi daha birçok selatin camilerine karşı hiçbir muamele yapılmamışken, sadece Ayasofya Camisine dokunulmuş olması düşündürücüdür.

Şunu demek istiyorum, Türk Milletinin böyle bir şeye hiçbir ihtiyacı olmadığına göre, demek ki ihtiyaç dışarıdan kaynaklanmıştır.
Tamam, bunu anlıyoruz.
Ama, dışarının herhangi bir ihtiyaç ve talebine durup dururken icabet edilmeyeceği de ortadadır.
Bunun Emperyalistlere bir yaranma soytarılığı olması da sıfır ihtimaldir. Çünkü Atatürk gibi bir insanın böyle safça, amatörce bir iş yapmış olması düşünülemez.
Burada bir “al-ver” hadisesi olduğu apaçık sırıtıyor.
Şimdi soru şudur:
Ayasofya Camisi kimlere, neyin karşılığında verilmiştir?
Tarihçilerimiz, araştırmacılarımız bu konuyu araştırmalıdırlar.
Resmi tarihle üstü örtülmüş olan yakın tarihimizin gerçekleri, ortaya çıkmak için bilim insanlarımızın gayretlerini bekliyor.
Bilim insanlarımız bu işin sırrını ortaya çıkarır veya çıkarmazlar;
yarın ya da öbür gün birilerinin ortaya çıkıp devletimize hitaben, “Arkadaş, sen bana Ayasofya’yı verdin, ona karşılık ben de sana şunu vermiştim. Sen sözünde durmadın Ayasofya’yı geri aldın, öyleyse ben de sana verdiğimi geri istiyorum” derse şaşmam.
Kaynak; Sabri Öğe

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum