AŞÇILIK SANATTIR.?

ABONE OL

Eli ayağı tutan herkesin iyi veya kötü yemek yapabilmesi farklı bir şey, Aşçı Unvanına sahip olmaksa bambaşka bir şeydir...

Eli ayağı tutan herkesin iyi veya kötü yemek yapabilmesi farklı bir şey, Aşçı Unvanına sahip olmaksa bambaşka bir şeydir. Bu nedenle aşçılık sanatını ve dolayısıyla aşçılarımızı sıradan, yemek yapan bireyler olarak değerlendirilmesine dün olduğu gibi bu gün de şahsen karşıyım. 

Anlaşılacağı şekilde demem o ki; bir eczacı nasıl insanların dertlerine deva olabilecek şifalı ilaçlar yapıyor ise, aşçı da insanların sağlıklı beslenmesi ve hatta insanın beslenme kültürü üzerinden doktora, eczacıya en asgari ihtiyaç duyulmasını sağlanmasına yönelik çalışmalar sonucu üretim yapan bir bilim adamıdır bence. 

Üstelik aşçı beslenme ihtiyacından önce süslediği tabaklara gözümüzün doymasına vesile olacak resim gibi, heykel gibi güzel sanatlar bilimini de sanatının içine nakşeder. 
Diğer taraftan şöyle bir bakalım köklü firmaların ve köklü kurumların kuruluş tarihlerine aslı var veya yok bu ayrı bir araştırma konusu olsa da, bazı kuruluşların, kuruluş tarihleri Cumhuriyet tarihinden öncesine (Osmanlı'ya) dayanır veya dayandırılır. Buradaki amaç kurumun güvenilirlik algısını güçlendirmektir.

Mengenli Aşçıların Osmanlı mutfağında yer alması ta ki 1400'lü yıllara dayandığı genel kültür meraklısı herkes tarafından bilinir.

Bunun bir efsane olmadığı ise yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı köşkünde ve Millet Meclisinde görev yapan aşçıların Mengenli ustalardan tercih edilmesi ile tescillenmiştir.

İspata mahal bulunmayan Mengen ve Aşçılık ilişkisinin geçmişinin ve Mengenli Aşçıların güvenilirliğinin sorgulanacak bir tarafı da bana göre bulunmamaktadır. 

Hal böyle iken günümüzde farklı meslekleri yapan Mengenliler de dahil olmak üzere her ferdinin damarlarına kadar işlemiş Aşçılık sanatı ait olduğu ilçesi ile birlikte büyük bir sınavdan geçmektedir. Dünyanın herhangi bir ülkesinde böylesine yaşatılmasına ihtiyaç duyulan belli bir bölgeye ait kültürel miraslar koruma altına alınırken, maalesef ülkemizde geçmişten bugüne dek üzerinde herhangi bir resmi çalışma da yapılmamıştır.

Yemek yapan insanların tesadüfen fazlaca yer aldığı bir yer olarak sıradanlaştırılmış ve bayağılaştırılmıştır Mengen. Çok az gördükleri destekle bugün hâlâ aşçılığın kamuda meslek sayılması için mücadele veren arkadaşlarımız varsa ve bahsettiğim gibi yeterli desteği bulamıyorlarsa(!) 

Bugün hâlâ Turizm Bakanlığı'nın Mengen Aşcılığı üzerinde herhangi bir çalışması yoksa(!), bu kültürel miras, geliştirilmek üzere özü korunmaya alınmamış ise, Ve yine bugün binbir zorluklarla ilçeye kazandırılan Abant İzzet Baysal Üniversitesi nezdindeki Mengen Mutfak Sanatları ve Gastronomi Yüksek Okulu'nun ilçede kalıp kalmayacağı tartışılıyor ise,

Nacizane düşüncem, biraz da kabahati kendimizde aramalıyız. 
 

Neden mi?

1400'lü yıllardan bu güne kadar, günümüz de dahil bu coğrafyayı yöneten insanların iştahına ve sağlığına hizmet ettiğimiz halde, ne ata mesleğimizi, ne de ilçemizi istenilen, arzu edilen seviyeye taşıyamadıysak, bunun yıllara, yüzyıllara sari bizden başka suçlusu olamaz. 

Neden mi?

Demek ki taleplerimiz hep bireysel olmuş, ilçemiz ve ata mesleğimizin geleceğine yönelik, toplumun genel menfaatini içeren hiç bir talebimiz olmamış ya da birbirimizle uğraşmaktan bu işlere vakit bulamamışız. 
Ne dersiniz?