TÜRKİYE KÜRTLERİN DE DEVLETİDİR.?

Firuz Türker / Ülke Postası Barzani kendisine kurulan tuzağı göremedi

TÜRKİYE KÜRTLERİN DE DEVLETİDİR.?
23 Ekim 2017 - 00:59 - Güncelleme: 13 Şubat 2018 - 00:09

Firuz Türker / Ülke Postası

Barzani kendisine kurulan tuzağı göremedi. Zamansız ve hesapsız biçimde gündeme getirdiği 'bağımsızlık referandumu' sonrasındaki gelişmeler sonucu önemli mevziler kaybetti. Artık 'bağımsız Kürt devleti' hayali bilinmez bir geleceğe ötelenmiştir.

Benzer hatayı Katalonya yaptı. Onlar da şimdi özerkliklerini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya. Bu işler duygularla olmuyor. Reel politiği gözetmeyen, hesaba katmayan yaklaşımlar hüsrana mahkum.

Bakmayın siz gazetesinin logosuna 'Türkiye Türklerindir' yazanlara. Meclis kürsüsünden bu yönde konuşma yapanlara. O zihniyet Türkiye halkının büyük çoğunluğunda egemen değildir. Böyle olduğu için iktidarda da değildir. Günümüz iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan bütün etnik, dinsel ve mezhepsel unsurlara eşitsel düzeyde yaklaşım göstermeye yakın bir iktidardır. Sözcüleri; hemen her konuşmalarında bu yönde açıklama yapıyorlar. Uygulamalarda da bu yönde adımlar atılmaktadır. Yeter ki karşı taraflarda bir karşılığını bulsun.

Bu uygulamaları yeterli bulmayan ve daha fazlasını isteyen memnuniyetsiz kesime de bakmayın. Onların derdi üzüm değil, bağcı dövmek. Eğer iyi niyetli olsalar, atılan bu adımları önce olumlar, sonra da yetersiz ve eksik bulduğu yönünde eleştiri yaparak daha da ilerlenmesinin sağlanması yönünde bir yaklaşım sergilerler. Ama öyle yapmıyor toptan reddedici, hatta kötüleyici bir tavır takınıyorlar. Bu da olumluya değil, çözümsüzlüğe gidişi güçlendiriyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşundan itibaren (hatta biraz daha geriden) Türkiye'nin egemen kimlik dışındaki unsurlarına iyi davranılmadığı doğrudur.

Hala bu tutumun sürdürülmesi gerektiğine inananların olduğu da doğrudur. Fakat mevcut iktidarın bu sorunları çözme isteğini görmezden gelmek ve geçmişin faturasını, hiç de hak etmediği halde bu yönetime kesmeye çalışmak doğru değildir. Bu tutum sorunların çözümüne hizmet etmiyor, işi zora sokuyor ve Türkiye üzerinden hesap yapan yabancı güçlerin işine yarıyor. Bu güçlerin Ortadoğu üzerindeki emelleri ve planları iyice açığa çıktı artık. Hani o klasik 'böl, parçala, yönet; elindekini avucundakini al; doğal kaynaklarına el koy' yöntemi işte. Ve onlar kendi amaçları uğrunda bu gün Barzani'yi harcadıkları gibi, yarın PYD/YPG yi de harcayacaklar.

Hatırlarsanız 'Türkçe konuş lan' günlerinden , Kürtçe kaset yapmak istedi diye linç girişimine uğrayan Ahmet Kaya günlerinden, Kürtçe yayın yapan TRT ye, Kürt Enstitülerine geldik. Kolay mı oldu sanıyorsunuz bu gelişme? Bunları küçümsemeye kimsenin hakkı yok. Hani daha da geriye, Diyarbakır hapishanesi (daha doğrusu işkence hanesi) günlerine, faili meçhuller günlerine gitmiyorum bile. O günlerden ileriye adımlar atılabilecek günlere gelinmişse o kara günlerin hesabını, bu gün düzeltmeye çalışanlara kesip intikam peşinde koşmaya çalışmanın kimseye yararı yok. Ancak acıları ve husumeti arttırır.

Bu günkü devlet anlayışı, o malum gazetenin logosundaki anlayışa yakın değildir. Türkiye, sadece Türklerin değil; Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de, Arapların,Çerkezlerin, Lazların, Ermenilerin, Süryanilerin, Keldanilerin, Hıristiyan ve Musevilerin, Alevi ve Şiilerin de devleti olmaya aday Ortadoğudaki tek ülkedir. Bu ülkenin kadrini bilmek lazım. Yoksa onu elimizden alacaklar ve her birimiz dımdızlak ortada kalıp telef olacağız. Bakın aslında saymaya çalıştığım bütün unsurların kitleleri bunun farkında. Onlar sezgileriyle hareket ediyorlar. Ama güya aklı başında olduğunu sanan politik çevrelerinin bir kısmı aymazlık içersinde.

Bu yazıyı bana Erbil'de yakılmak istenen ay yıldızlı bayrağı yakmak isteyenlerin elinden alıp korumaya çalışan yaşlı bir Kürt kadını yazdırdı.

Firuz Türker / Ülke Postası


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum