BARIŞ BİR RÜYA GECELEYİN GÜNDÜZÜN BİR YAĞMUR İNCE VE HAZİN?

ABONE OL

Kıtaların barış içinde yaşaması için, üçüncü Roma Brüksel değil, yeniden İstanbul olmalıdır...

Ulaşım ve iletişim alanındaki gelişmelerle, şehirlerle birlikte kültürleri de birbirinden ayıran sınırlar, önemlerini yitirmişlerdir. Ekonomik, siyasal ve kültürel alanda ağırlık, ülkelerden şehirlere kaymıştır. Dünyanın neresinde olursa olsun, şehirlerin canlılığı, kapılarını farklı kültürlere açmalarından kaynaklanır. Şehirlerde büyümeye direnilmez, şehirlerin büyümesi yönetilir. Çok kültürlü yapıları korunarak, şehirler büyürken güzelleştirilmelidir. Şehirler kapılarını dünyaya kapatarak, varlıklarını sürdüremezler.

Yirmibirinci yüzyılda küreselleşmeyle, hız ve yoğunluk kazanan çok kültürlülüğe, karşı koymak mümkün değildir. Doğu ve Batı arasındaki uyum ve düzeni sağlayan, Asya ile Avrupa’nın yan yana gelerek, kapılarını birbirlerine açtığı İstanbul, dünyanın en önemli çok kültürlü medeniyet merkezlerinden biridir. Yüzyılların içinde oluşan, her yüzyıldan izler taşıyan İstanbul’da, Doğu ile Batı bir arada, iç içe yaşamaktadır. Yedi tepe üzerine kurulan, gökkuşağı gibi, yedi renkten oluşan İstanbul’un güzelliği, çok kültürlülüğünden kaynaklanır.

Sezai Karakoç’un Şehrazat isimli şiirinde anlattığı sevgili İstanbul’dur. Şiirde vurgulandığı gibi, İstanbul “Bir rüya geceleyin gündüzün”, İstanbul “Bir yağmur ince hazin”, İstanbul “Şarkılarca büyük uzun”, İstanbul “Yolunu kaybeden yolcuların”, yolunu aydınlatan, ışığı hiç sönmeyen, bir kutlu lambadır. Üsküdar’dan, Eyüp’ten, güç alan İstanbul, Avrupa şehirlerinin Kudüs kapısıdır. Semerkant’tan Saraybosna’ya, İpek Yolu’nun üzerinde bir tesbihin taneleri gibi, dizilen Türk şehirleri, gözlerini İstanbul’dan hiç ayırmamışlardır.

Fatih’le Doğu ve Batı’nın üçüncü Roma’sı, Moskova, Paris, Londra ya da Berlin değil, her ikisine de hayat hakkı tanıyan İstanbul olmuştur. Doğu’nun kutsal kültürünün odak noktası Kudüs ile Batı’nın seküler kültürünün odak noktası Atina, İstanbul’un koruyuculuğunda, varlıklarını bugüne kadar
sürdürmüşlerdir. Bağdat, Buhara ve Kurtuba yanında İstanbul, Kudüs ve Atina arasındaki iletişim ve etkileşimin, güvence altına alındığı, en güçlü ve en etkili medeniyet merkezdir.

Ruhun bedene, bedenin de ruha ihtiyacı olduğu gibi, Kudüs’ün Atina’ya, Atina’nın da Kudüs’e ihtiyacı vardır. Bunun için, Bağdat Atina’nın, Paris de Kurtuba’nın düşünce birikimine uzak durmamıştır. Atina, Bağdat’ın düşünce dünyasını nasıl zenginleştirmişse, Kurtuba da Paris’in düşünce dünyasını öyle zenginleştirmiştir. Ankara ile Brüksel arasındaki sınırların kaldırılmasının tartışıldığı bir dönemde, Kudüs ile Atina arasında yeniden köprü kurma görevi İstanbul’a düşmektedir.

Doğu ile Batı arasındaki gerilimlerin, doğurduğu sarsıntıların kimseye zarar vermeden, atlatılabilmesi için, İstanbul’un yüzyılların içinde oluşan zengin birikimine bütün dünyanın ihtiyacı vardır. Kudüs’ün bilgi ve hikmetiyle, Atina’nın bilim ve teknolojisi arasında yitirilen, uyum ve düzenin yeniden
sağlamasında, en önemli görev ve en büyük sorumluluk, İstanbul’a düşmektedir. İstanbul’un öncülüğünde, Kudüs ve Atina hayatın bütün boyutlarında, iş birliği yapmalıdır.

Kıtaların barış içinde yaşaması için, üçüncü Roma Brüksel değil, yeniden İstanbul olmalıdır.

Üç kıta ve iki denizde barışının güvencesi İstanbul, Fatih’in
İstanbul’u olacaktır.

Fatih’in İstanbul’unda hem Kudüs’e, hem de Atina’ya yer vardır.

üç kıtalık şiir üç kıta yirmi üç ülke üç kıtada ayak izim üç kıtada üç kıtada osmanlılar