YA BÜYÜK MÜSLÜMAN TÜRKİYE YA DA KAPKARANLIK BIR GELECEK SEN KARAR VER?

Yıllardır vatanseverliğimizle övünen biz Sungulu kardeşlerimizin asla arzu edemeyeceği bir hal. Biz de bu olması muhtemel olaylar üzerinden siz kıymetli kardeşlerimizle bir hasbihal edelim dedik...

YA BÜYÜK MÜSLÜMAN TÜRKİYE YA DA KAPKARANLIK BIR GELECEK SEN KARAR VER?
18 Haziran 2018 - 00:36 - Güncelleme: 18 Haziran 2018 - 00:43

Özel Haber - Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı Yusuf MUYAN...

Güneşin gözleri kamaştıran ışığına daha fazla direnemeyen gözleri, açılıvermişti bir anda. Duvarda asılı saate, zihnindeki yorgunluktan olsa gerek, umarsızca bakıyordu. Işığa inat edercesine ruhunu karartan şeylerin esbablarını düşünmeye başladı. Tam da o anda kapısına doğru yönelen ayak sesleri, zihnini meşgul eden düşünce bulutlarını dağıtıverdi bir anda. Ayak seslerinin ritmiyle yarışırcasına atan kalbinde, bir sızı hissetmeye başladı. Kapı sesiyle birlikte yatağından fırladı. Elbisesini bir telaşla giyerek kapıya doğru yöneldi. Kapının arkasında tok bir sesle konuşanlardan birini tanıyıverdi. Emin olmak için seslendi. 
Yavuz: Yusuf sen misin?
Yusuf: Evet Yavuz benim. 
Kapıyı açtığında Yusuf telaşlı bir ses tonuyla: 
Sen uyu uyu Yavuz. Dünya yıkılsa umrunda değil ne de olsa. 
Yavuz: Hayrola Yusuf ne oldu ki? 
Yusuf: Bugün jandarma sabahın köründe köye baskın yaptı. Kuran kursu hocalarımızı başta olmak üzere neredeyse bütün gençlerimizin elini kelepçeleyerek alıp götürdü. 
Yavuz her günkü gibi bir sabah tahayyül ederken kendini bir anda çıkmaz bir sokakta hissetmeye başladı. Ruhunu karartan düşünceler tek tek aydınlanıvermeye başlamıştı zihninde. Tam 3 ay olmuştu seçim biteli. Ve seçimden o zamana kadar günden güne büyüyen bir pişmanlık yaşıyordu. Yusuf'la bir saat sonra köy meydanında buluşmak üzere sözleşip eve girdi. Her zaman oturduğu kanepeye oturup düşünmeye başladı. Seçimden önce olacakları hiç düşünememişti. Ama nerden bilebilirdim ki dedi içinden. Ülkeyi emanet ettiği güruhun ülkeyi bu hale getirmesine inanamıyordu bir türlü. Hemen yanı başında olan televizyon kumandasına ilişiverdi gözleri. O anda acaba köyümüzde yaşanan hadiseler haberlere verilmiş midir diye düşünüp kumandayı aldı. Televizyonu açtıktan sonra baktığı her haber kanalında umudu daha da tükenmeye başladı. Haber kanallarında ülkesine yıllardır hizmet eden eski cumhurbaşkanının tutuklandığı, TSK'nın El Bab ve Afrin operasyonlarında teröristlerden temizlenen bölgelerin terör örgütüne teslim edilerek askerlerin geri çekildiğini, Afrin operasyonu komutanının apoletleri sökülerek ceza evine atıldığı, 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir ismini taşıyan Niğde Üniversitesi'nin isminin değiştirildiğini hayretler içinde izledikçe kahroluyordu. Sonra Kobani eylemleri ile birçok insanın ölümüne sebebiyet veren Selahattin Demirtaş'ı merak etti o anda. Haberlerde hiç ismine denk gelmemişti. Hemen telefonuna sarıldı ve internetten araştırmaya başladı. Arama motoruna ismini yazdığında ilk çıkan sayfaya tıkladı. Tıkladığı sayfanın Türkiye Cumhuriyeti Başkanlık sayfası olduğunu görünce çok şaşırdı. Başkan olarak, yıllardır savunduğu İslam değerlerini hiçe sayan bir partinin lideri hemen aşağısında terör örgütlerine yakınlığıyla bilinen iki başkan yardımcısı. 7 Haziran 2015'te terör örgütü sözcüsü gibi bize tehditler savuran cezaevindeki vekile ne oldu diye düşünmesine fırsat kalmadan haberlerde cezaevinde bulunan siyasi suçluların tamamının serbest bırakıldığı haberi ile tamamen çöküverdi yerde serili bulunan sabah namazından kalma seccadesinin üzerine. Ama nasıl olur bu diye şok geçirdikten sonra başını iki elinin arasına alarak ağlamaya başladı. Şehitlerimizin emanetine bu şekilde mi sahip çıkacaktık diyerek hüngür hüngür ağlamaya devam etti. Yan odadan ağlama sesinden korkarak uyanıp bir telaşla yanına gelen eşini bile fark edememişti. Eşinin telaşlı bakışları ilk defa hiçbir anlam taşımıyordu onun için. Çünkü candan aziz ülkesi, çok zor durumdaydı. Terör örgütlerinin vesayetine teslim olmuş, kendi kabuğuna çekilmişti artık. 

Kapkaranlık bir senaryo değil mi kıymetli dostlar? Yıllardır vatanseverliğimizle övünen biz Sungulu kardeşlerimizin asla arzu edemeyeceği bir hal. Biz de bu olması muhtemel olaylar üzerinden siz kıymetli kardeşlerimizle bir hasbihal edelim dedik. Öncelikle bu hikayede bahse konu olan olaylar abartılı gelmiş midir size bilemiyoruz. Lakin bahsedilen olaylardan çok daha fazlası 24 Hazirandan sonra olası bir hükümet değişiminde gerçekleşeceği muhakkaktır. Mevcut muhalefetin vaatlerine baktığımızda biz bu şekilde düşünüyoruz. 
1- Yatırım kapsamında yapılan birçok yapıyı yıkmak
2- Yerli imkanlarla yapılan insansız hava araçlarının üretimine son vermek
3- Türkiye'deki uçakları satmak
4- Selahattin Demirtaş için özgürlük ve başkan yardımcılığı
5- 15 Temmuz gazileri için yasal işlemler
6- 15 Temmuz darbe teşebbüsünde bulunan hainlerin tekrardan yargılanması( Yani serbest bırakılması)
7- Avrupa'nın üstünlüğünü kabul edip onlara tamamen biat etme
8- Ülkeye ekonomi ve özgürlükler başta olmak üzere çağ atlatan Cumhurbaşkanını yargılama
9- Afrin ve El Bab'dan çekilerek bölgeyi Ypg'ye teslim etme
10- Yurt içinde bitme aşamasına gelen terör örgütlerine nefes aldırmak maksadıyla operasyonlara son verme
11- Asker, polis, öğretmen ve diğer kamu görevlerinde bulunan bütün vatanseverlerin işine son verme
12- İslami kesime karşı terör örgütüyle mücadele eder gibi bir mücadele.
.......
Siz kıymetli kardeşlerimiz, muhakkak ki bu olayların yaşanmasını istemezsiniz. O yüzden bu haftayı boş geçirmeyin diyor sizi savunduğumuz değelerin temsilcilerine destek olmaya davet ediyoruz. Milletvekilinin yapmış olduğu hatalar yüzünden koca bir davaya zarar vermeyiniz. Bugün Yenikapı mitingine katılan Eski Başbakan Tansu Çiller'in sözlerine kulak kesilin. 

Özel Haber - Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı Yusuf MUYAN...


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum