Terörist örgütün adaleti ( Gördüklerimden bir demet ).?

Aniden bir araba durdu iş yerimin kapısında...( 5 yıllığına Türkiyeye gelmiştim o zaman ve bir oto restorasyon merkezi açmıştım İzmit'te...) İçinden biri birinden merdane !!! dört babayiğit indi, pala bıyıklı, yaz gününde ceketli yıl 1995...

Terörist örgütün adaleti ( Gördüklerimden bir demet ).?
19 Mart 2018 - 19:29

Özel Haber Mustafa Satış / Ülke Postası

Aniden bir araba durdu iş yerimin kapısında...( 5 yıllığına Türkiyeye gelmiştim o zaman ve bir oto restorasyon merkezi açmıştım İzmit'te...) İçinden biri birinden merdane !!! dört babayiğit indi, pala bıyıklı, yaz gününde ceketli yıl 1995...

Bir dudakları yerde bir dudakları gökte diyeceğim ama değil, lakin nedense heybetli hareketleri var. Aklı başındalığından zerrece şüphem olmayan akrabam ayağa kalktı ve kardeşinden silhı alıp kuşandı...

İşin ciddi olduğuna en ufak bir şüphe yoktu...

Merakla sordum. Neydi, ne olmuştu...

Anlattılar. Efendim 16 yaşındaki çocuk ( bizim çocuk ) aynı yaşlardaki bir kıza sarkıntılık etmişmiş, kızın abisi bizim çocuğu tehdit etmişmiş. Bu kabul edilemezmiş ve o tehdit edene haddi bildirilecekmiş. Yani adalet sağlanacakmış...

Çok uğraştım, anlatacağım başımdan geçmiş mafya hikayesini bile anlattım, nafile...

Gittiler ve sonrasında ballandıra ballandıra anlattılar...

O kabadayı çocuk silahları görünce trir tir titremişmiş, ne isterseniz yaparım demişmiş, ve ağlamışmış. Tüm bunlara rağmen tekme tokat eşşek sudan gelinceye kadar dayak yemişmiş.

Aradan bir yıl bile geçmeden anlattığım adaleti sağlayanlar !!! onları getirenlere musallat olup, para çok para istemişler...

Hatta aracı olanı kurşun yağmuruna tutmuşlar...

öyle anlattılar...

Çok para ödenmiş onlara, çok çok para...

Sonunda kurtulmuşlarmı,Tam bilemiyorum...

Arabadan inen şah merdanlar PKK'lı imiş !!!...

Adaletin tecellisi için yardım isteyenler de PKK sempatizanı... !!!

( 2 )

Yıl 1994 Burdur'da kısa dönem askerlikteyim. Abdullah isminde biriyle tanıştım, ne iş yaptığını bilmiyordum. Arkadaş olduk. Askerlikten sonra sıraselvilerdeki brosuna gittim. Masada süklüm büklüm oturmuş kelli felli bir adam vardı. Anlam veremediğim bir hava esiyordu masada. Apo diye çağrılan Abdullahın havası bir başkaydı. Arada bir içerideki odadan ‘’ oyy yandım anam, tövbe abiler, vallahi yapmam...’’ sesleri geliyordu. Doğrusunu isterseniz bana tümüyle yabancı ve oldukça tuhaf bir ortamdaydım. Neyse bir süre sonra masadaki kelli felli ensesi oldukça kalın adam izin isteyerek gitti. Ortam değişti ve yan odadan üç kişi çıkıverdi, Üçü de gülüyordu.’’ oyy yandım anam ve yapmam etmem...’’ feryatları neydi peki. O pat küt dayak sesleri neydi peki. Apo benim şaşkınlığımın farkındaydı ve anlatmaya başladı. Neden anlatmak istedi bu kadar açık ono da bilemiyorum. Kelli felli adamı kast ederek ‘’ bu mışkıllızın kızını bir hırbo rahatsız ediyormuş. Gencin gözünü korkutalım diye bizden yardım istiyor ama, asıl paralı adam bu, genç çulsuzun biri, dolayısıyla bizim için asıl müşteri bu adam. İçerden gelen sesler bu adam içindi. Çünkü asıl bir adım sonra söğüşleyeceğimiz adam bu dedi. Aponun ne işle meşgul olduğu anlaşılıyordu. Küçük çaplı da olsa mafyaydı...

1994 Yılları Türkiyede üç adamın bir araya geldiğinde mafya olarak iş yaptığı zamanlardı. Memleket baştan aşağı mafyaydı velehasıl. Bir daha Apoyla karşılaşmadım ama ondan mafyanın çalışma uslubu üzerine çok şey öğrendim tabi.

PKK tam bir mafya stiliyle çalıştı memlekette...

16 yaşındaki her açıdan ilkel gençler parti komiseri olarak koca belediye başkanlarının yanı başında türedi. Koca koca belediye başkanları bu astığı astık gençlerin onayını almadan karar vermez oldular. Bence Kürd insanı yalnızca hendek serhıldanından illallah etmedi. Bu mafyozi PKK sisteminin tüm ülkeye yayılmasından çok çekmişti. Bencileyin iktidar da, Kürd insanı başına ne geleceğini görsün diye PKK ya bu konuda yol verdi. İyi de yaptı.

Kürd insanının PKK dan uzaklaşmasında barış sürecinin torpillenmesi varsa da, asıl Kürd insanının PKK y7önetime geçerse başına nelerin geleceğini somutta görmesidir de...

( 3 )

1985 yılında, DDKD'nin Stockholm'ün bir salonunda yapılan kutlama gecesinde, Kadın, cocuk ve her yaştan hıncahınç dolu bir salondayız muhabbet ediyoruz. Tam karşımdaki adamın kafasına ateş ediliyor. Önce oyuncak tabanca sanıyorum. Hiç kafasına kurşun sıkılan adam gördünüzmü. Söyleyeyim : Adam çelik bir yay reflexi gösterdi. PKK örgütten ayrılan bir kişiyi infaz etmişti bir kol uzağımda. Kendisinden ayrılan bir insanı, arkadan ve her kesin içinde kafasına kurşun sıkarak öldürmenin gelişi güzel bir davranış olduğu ileri sürülemez.

Bu şu demektir:
- Benden asla ayrlamazsın
- Ayrılırsan senin kafana kursun sıkarım degil, sıkıyorum.
- Bunu, istersen kuzey kutbuna git, benden kurtulamazsın
- Bu infazı her kesin gözü önünde, hem de bir kürt örgütünün en kalabalık toplantısında yaparım.
- Bu konularda hiç bir pervam yoktur.

Kısa süre arkasından Upsalada aynı yöntemle yine kendinden ayrılan bir kişiyi öldüreceksin.
Hemen ayni zamanda Danimarkada, Almanyada bu şekilde cinayetler gerçekleştireceksin.
Kısa bir süre sonra İsveç basbakanI Olof Palme bir suikaste uğrayıp öldürülünce,sıcağı sıcağına cinayetlere sarmalanmış adın, bu cinayetlerle ilgili sabıkalılarla ayni resmin karesine sokulunca ve tüm dünyaya yayılınca, şaşırmak için bir neden yoktur.

Yer, mekan ve zamanı ayni olan cinayetler, kaçınılmaz olarak aynı kareye girmekten kaçamazlar. 

Bu uluslararas resmin çizilmesini saglayan baş ressam PKK dir.
Bu resmi kendi çizmiştir ve bozulup degiştirilmesi için en küçük bir çaba göstermemiştir.
Halen de böyle bir çabası yoktur.

Zaten hem kendi içinde işlediği sayısız cinayet, hem kendi dışında Türkün Kürdün yetiştirdiği değerlere uyguladığı kıyım, korkutma ve sindirmeye yöneliktir, ancak iş bununla kalmamıştır.
Kendi içinde ve dışında, yılların sonucunda yetişmis değerleri fiziken ortadan kaldırdığı için ve PKK da yalnizca ilkelliği baş tacı ettigi için, bugün PKK'nin evrilmesini sağlayacak kadro umudunu da ortadan kaldırmıştır. Bu uygulamalarda insani hiç bir deger gözetilmedigi içindir ki.
Bugün:
Hak, Hukuk, adalet, Özgürlük ve kurtuluş gibi kavramlar yalnizca Apocularin dudaklarinda, durmadan tekrar edildikleri halde, çok igreti durmaktadir. ( Tustav tartışmalarından bir bölüm, 10 yıl önce )

Mustafa Satış / Ülke Postası


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum