ÇARK ÇOK BÜYÜK...?

Özel Haber / Mustafa Satış / Ülke Postası

Devasa bir seçim kampanyası yürüyor. Dişlilerinin arasında ezilip un olmaktan kaçınmak lazım. Adayların ağzından bal akıyor vaadler meselesinde. Onuda vereceğim, bunu da vereceğim gırla gidiyor. Lakin adaylar biribirine karşı hiç te insaflı değiller. Kanıtı olan olmayan her iddia boca edilmekte kamuoyunun önüne...Bana en tuhaf gelen sayın İnce’nin yöntemi. Barış getireceğim, kavga etmek istemiyorum deyip en ağır hakaretlerle devam ediyor...Her kes bu adayların Türkiyenin en süzme ve en yetenekli hatipleri olduğunu biliyor. Biliyor bilmesine de, biribirlerini Türkçe bilmemekle suçlayabiliyorlar...İnce’nin yöntemi şöyle, küfrediyor ve niçin küfrediyorsun !!! diye bağırıyor, vuruyor ve ne vuruyorsun !!! diye haykırıyor...İyi bir yöntemmi, bir şey söylemek istemiyorum...etkisini göreceğiz bu yöntemin...
Hem Kılıçdaroğlu, hem İnce yarım saat kırkbeş dakika konuşuyor, içinde tek kelime FETÖ yok, PKK yok...Bu konularda olumlu olumsuz tek kelime yok...Övebilirsin, yerebilirsin ama yok bu konuda bir şey...Yok sayma gibi bir şey...

Bu ülkede bir FETÖ vakası yokmu, yani sen desrekledin ben destekledimin dışında, ilerisinde bir şey yokmu. Mağdurlardan mada bir FETÖ ve onu destekleyen bir ABD yokmu...

15-16 Temmuz darbe girişimi yokmu...Varsa yoksa 20 Temmuz !!! ne demek...
Kılıçdaroğlu son konuşmaların birinde İnce cumhur başkanı seçilince İran’ı, Irak’ı ve Suriyeyi toplayıp, bizim savaşmamıza gerek yok diyecemiş ve barışı sağlayacakmış...İlahi Kılıçdaroğlu, bu saydığın dört ülke biribiriyle savaşmıyor ki, Orta doğuda şu anda olmayan devletmi var...Yani Irak’ın Suriyenin ve İran’ın içinde bulunduğu durumun tek sorumlusu Türkiyemi...Buna Türkiyenin istese bile gücü yetermi, bu nasıl tahlil ki...

Sahi emperyal devletlerin hiçmi rolü yok, ben CHP nin hiç bir tahlilinde bu güçleri göremiyorum...

CHP’ye göre Türkiye herkesle kavga ediyor ve onlar gelince barışacaklar, çünkü bu kavganın müsebbibi Türkiye yönetenlerdir...

Şahsen buna inanmadığım için Millet ittifakının bu çerçevedeki iddialarına evet demiyorum tabi ki...
Devasa çarkların döndüğü bu ortamda kampanyanın bir elemanı değilim, bir yararı olacağına da inanmıyorum...Bu düşücemi yenen tarfın farklı olmasıyla bir ilgisi yok, bu bir gözlem...

Sayın Erdoğan’ın birinci turda seçileceğine inanmam tümüyle deneyimlere dayanan kişisel tahminimdir...özel araştırma şirketlerim olmadığına göre bu kanıya varmak kişisel deneyime dayanan öngörümden ibarettir...

HDP silah külah işine karşı inandırıcı tavır alırsa gönlüm onun yanıdadır, ne kadar hatalı davranışları olursa olsun. Nitekim 7 Haziranda oyumu HDP’ye verdim. Çok kuşkulu olmama rağmen parlamentoya güçlü girerse farklı bir politika uygular diye...Ama düşündüğüm gibi olmadı memlekette oluk oluk kan aktı...Demirtaş her kesin gözü önünde hendek politikasını canı gönülden desteklediği halde, desteklemedim diyor...haliyle yaptıklarını açıkça kabul etmediği için inandırıcı olamıyor...Haliyle bu açık silah külahı savunan insanlara oy vermek, davranışlarını onaylamak anlamına geliyor...Şahsen bu davranışa hayır diyorum. Çünkü bu onaylamanın yarardan çok zarar getireceğine inanıyorum...

AK Partiye gelince, hayatımı cehenneme çeviren TSK vesayetini yer ile yeksan ettiği için...Ki sayın İnce’ye ‘’ apoletlerini sökeceğim ‘’ cesaretini veren bu vesayetin tarümar edilmesidir...yoksa 12 Mart’larda 12 Eylul’lerde değil bir generale atarlanmak, bir çavuşa laf söyleyememekle ilgili çok anılarım var...

İkincisi, bu hayatım boyunca Kürt meselesiyle ilgili tek ciddi hareketin AKP’ce yapılmış olmasıdır...Şüphesiz ki barış süreciyle ilgili çok şey ileri sürülebilir ama, bence Türkiye cumhuriyet tarihinde atılmış en olumlu adımdır barış süreci...
Tüm bu ve benzeri nedenlerin Türkiyenin sorunlarını tümüyle çözeceğini, özellikle toplumdaki sosyal uçurumları çözeceğini hiç iddia etmemekle beraber, ne Millet itifakının ne de HDP nin politikalarında ciddiye alınacak bir çözüm önerisi göremiyorum...
Netice oyum AK Partiye ve Erdoğan’adır....

Özel Haber / Mustafa Satış / Ülke Postası