DÜNYADA HİLAL VE HAÇ HESAPLAŞMASI YENİ BİR DÖNEME GİRMİŞTİR?

ABONE OL

Sovyet İmparatorluğu'nun dağılmasıyla, Yirminci yüzyılın "Roma İmparatorluğu" olan Amerika,bütün dünyayı Balkanlaştırmak için,bütün ülkelerde Soğuk Savaş yöntemleri uyguluyor....

Devletler gelirler geçerler. Ancak dinlere dayanan medeniyetler gelip geçmezler. Dünyada Hilal ve Haç hesaplaşmasında yeni bir dönem başlamıştır. Yeni dönemin belirleyici özelliği kendi kimliğini inkar değil, tam tersine kendi kimliğine, dört elle sarılma dönemidir.Üreten ellerin tüketen ellerden daha güçlü, daha üstün olduğu dünyada, yeni dengeler oluşuyor. Üretim gücü Batı'dan Doğu'ya kayıyor.

Sovyet İmparatorluğu'nun dağılmasıyla, Yirminci yüzyılın "Roma İmparatorluğu" olan Amerika,bütün dünyayı Balkanlaştırmak için,bütün ülkelerde Soğuk Savaş yöntemleri uyguluyor. Müslümanların tarihi, Hıristiyanların kurdukları Roma İmparatorluklarıyla her alanda, hesaplaşma tarihidir. Tarihi hesaplaşma, Yirmi birinci yüzyılda da, bütün şiddetiyle devam etmektedir.

Müslümanların Hıristiyanlarla ilk karşılaşmaları Dört Halife döneminde olmuştur. Emeviler ve Abbasiler döneminde Müslümanlar, Suriye. Mısır, Kuzey Afrika ve İspanya'yı ele geçirerek, Fransa'nın içlerine kadar uzanmışlardır. Müslümanlara ve Türklere karşı papalığın öncülüğünde, "Haçlı Seferleri" içinde birleşen Avrupalıların, savaşları yüzyıllarca sürmüştür.

Hıristiyanlar yedi yüzyıl sonra da olsa, Avrupa'dan Müslümanları uzaklaştırarak, ele geçirilmesi üç sene süren İspanya 'yı yeniden ele geçirdiler.Müslümanların İspanya'daki eşsiz zenginlikleriyle, Ortaçağ'ın karanlıklarından sıyrılan Hıristiyanlar, Müslümanları Kuzey Afrika'dan silmeye çalışırken, karşılarına Osmanlılar çıkmıştır.

Osmanlılar iki yüzyıl içinde, Asya'nın, Afrika'nın ve Avrupa'nın önemli bir bölümüne sahip olarak, yüzyıllar boyu Akdeniz ticaretin! kontrol altında tutmayı başarmışlardır. Türkler adil yönetimleriyle, bütün Akdeniz çevresindeki ülkeleri, Osmanlı Devletinin şemsiyesi altında, barış içinde bir arada tutmayı başarmışlardır.

On beş, on altı ve on yedinci yüzyıllar içinde, Roma'nın söz sahibi olduğu bütün ülkeler Osmanlı Devleti'nin yönetimine geçmiştir. Osmanlılarda kılıcını İslam için, kullanan insanın bilinci, kılıçtan daha keskin olduğu için, kurdukları devlet yirminci yüzyılın başına kadar devam etmiştir.

Arapların İspanya'dan, Osmanlıların Balkanlar'dan ve Kuzey Türkleri'nin Rusya'dan Avrupa'ya akınları birbirleriyle, Viyana, Paris ya da Moskova'da buluşsaydı, Hıristiyanlık varlığını, Amerika'da bile sürdüremezdi. Haçlı orduları adı altında birleşen Hıristiyanlar, Arapları Kuzey Afrika'ya, Osmanlıları, Anadolu'ya, Kuzey Türklerini de, Orta Asya'ya çekilmeye zorlamışlardır.

Hıristiyanların Balkanlardaki, Kafkaslardaki ve Ortadoğudaki saldırılarıyla, söz konusu hesaplaşma, bütün yoğunluğuyla devam etmektedir. Ve Kıyamet'e kadar da devam edecektir. Çünkü yüzyıllar içinden bakıldığı zaman, tarihin iki dünya arasında devam eden, bir hesaplaşma tarihi olduğu görülür.Hilal ile Haçın hesaplaşma tarihinin, önemli doruk noktalarından birinin arefesindeyiz.

Fukuyama, "Liberal Demokrasi"nin ve "Pazar Ekonomisi"nin insanlığın düşünce gelişmesi içinde ulaşılabilecek son nokta olduğunu ileri sürüyorsa da, etik ölçü ve değerlerden arındırılmış, içi boş seküler bir dış çerçevenin oluşturduğu, tablonun, uzun ömürlü olması mümkün değildir.

Liberal demokrasi ve pazar ekonomisinin oluşturduğu toplum tablosunda, dış çerçeveyi oluşturan kuralların iyi belirlenmesi, tablonun sağlıklı olduğunu göstermez. Seküler, dünyacı, aklın dışında bir kaynak kabul etmeyen Batı'da, aslında tarihin sonu gelmiyor, tam tersine, Batılılar için,tarih yeni başlıyor.

Marx'ın dediği gibi toplumların afyonu "din" değil, "sekülerlik" olmuştur. Dünyayı bütün kaynaklarıyla ele geçirmeye çalışan Batılılar, sermaye her şeydir diyerek, sermaye biriktirmek için her şeyi yapmışlardır. Batının bütün değerleri ayaklar altına alarak, geliştirdiği nükleer silahlar, dünyayı bin defa yok edecek güce ulaşmıştır.

Kutsal değerlerden arındırılan, Liberal demokrasi ve Pazar Ekonomisinin dış çerçevesini çizdiği tablonun, içini, dinin dışında hiçbir ideolojinin doldurması mümkün değildir. Çünkü demokrasi ve pazar ekonomisi, ülkede yönetiminde, pazarda fiyatların belirlenmesinde, kullanılan yöntemler yığınıdır. Bu yöntemlerin değer üretmesi söz konusu değildir.Değerlerin kaynağı Allah'tır.Dünyada inanan insandan daha güçlü bir silah yoktur.

Demokratik ve ekonomik yöntemler yalnızca Batılıların geliştirdiği teknikler değildir. Bu yöntemlerin sağlıklı olarak uygulanabilmesi için, aklı hem başında, hem de gönlünde bilgin ve bilgelere ihtiyaç vardır. Nietzsche'nin dediği gibi, Batı'da "Allah" değil, "etik" ölmüştür,"din" ölmüştür,"inanç" ölmüştür.Allah ölümsüzdür.

Müslümanlar ve bütün insanlık için "Tarihin sonu" Son Peygamberle gelmiştir. Bu yüzden, insanlığa yeni bir ölçü, yeni bir değer değil, yalnızca inanmış insan lazımdır. Kur'an'da "inanıyorsanız güçlüsünüz" denilir,üreten el olmak,iki günü birbirinden farklı kılmak sürekli özendirilir.

Bağdat'ta,Şam'da,Halep'te,Gazze'de 'taş üstünde taş kalmasa da, İslam Kıyamet'e kadar, ışığını saçmaya devam edecektir. O'nun koruyucusu Allah'tır. Bugün Halep yıkılır, yarın Paris'te yeni bir Paris,Londra'da yeni bir Londra,Moskova'da yeni bir Moskova, Berlin'de yeni bir Berlin kurulur.

Amerika ve Avrupa ilk "Roma" imparatorluğuna benzemektedir. Nasıl Roma bir iç ya da dış saldırıyla yıkılmadıysa, Avrupa ve Amerika'da, bir savaş sonucu yıkılmayacaktır. Onlar aynen birinci "Roma"da olduğu gibi bir "etik" krizi sonunda değişip, dönüşeceklerdir.

Tarihe bakıldığında her peygamberden önce bir etik krizinin yaşandığı görülür.Seküler Batı dünyasında yoğun bir etik krizi yaşanmaktadır. Ve İslam'dan önce bir etik krizi gelir. Seküler
kültür ölür, kutsal kültür ölmez.Kutsal kültürün koruyucu Allah'tır.

Dün sosyalizmin cenaze töreni yapıldı. Bugün pozitivizmin cenaze töreni yapılıyor. Yarın Liberalizmin cenaze töreni yapılacak. Sosyalizm, Kapitalizm, Komünizm ve Liberalizm hiç yıkılmayacak sanılan, "Roma İmparatorluğu" gibi, değişir,dönüşür.

Kim Allah'ın bildirdiği dışında doğru arıyorsa, bulduğunu sandığı doğru ile birlikte, er ya da geç değişmeye,dönüşmeye mahkumdur.Allah mutlak doğrunun,mutlak kaynağıdır.İnsan dünyada Allah'ı bulmak için vardır.

Kim Allah'ın bildirdiğine sarılıyor ve güveniyorsa, o mutlaka üstün gelecektir.Hayatın bütün alanlarında,Allah'ını verdiğini kimse alamaz.Allah'ın vermediğini kimse veremez.

Allah'ın gücünün üzerinde güç yoktur.Allah sevgisini kazananların dönüştüren gücü olur,düşünen aklı olur,seven gönlü olur,gören gözü olur.

hilal ve haç hilal ve haç kavgası hilal ve haç çekişmesi hilal ve haçın savaşı hilal ve haç savaşı