"GÖNÜL KIRGINLIĞI "

Mustafa Murat Karahan mmuratkarahan38@gmail.com
ABONE OL

Gönül, bir kere kırıldı mı sevdiğine, hayat daha bir zor geliyor, parçalar yan yana gelmek bilmiyor. Ne yapsan da eski havasını, tadını vermiyor hiçbir şey... Kırılan bir bardak gibi, çatlayan bir ayna gibi, hırpalanmış bir yürek gibi, eski haline döndürmek çok zor çoğu şeyi.. Telafi etmek güç, onarmaksa imkansız... Ne bardağı daha sıkı tutardım, ne aynaya daha iyi bakardım, ne de, kalbini bir daha kırmam deseniz de, nafile... Bardak da, ayna da, gönül de kırıldı bir kere... Eski haline gelemiyor” yazmış tembelkoala.
“Dönüp baktığınız zaman ilk günkü acıyı, sızıyı ta derinlerde hissettiğiniz ve asla geçmeyen yaradır. Kırgın kalp onarılsa da, kırılıp birleştirilmeye çalışılan, ama bir parçası eksik diye geri kalanının da birbirini tutmadığı vazoya benzer. Nereden tutsan elinde kalır yani. Kırgın bir kalp gördün mü kaç, kırmaya en meyilli insanlar kırılmış insanlardır” demiş gitti kafa…
Benim aklımda var bir hikaye, paylaştım daha önce sizinle.
“Çok haylaz ve hoyrat, bu yüzden insanları çok üzen ve kıran oğluna babası bir gün şöyle bir nasihatta bulunmuş. Oğlum her insanı kırdığında ya da üzdüğünde, gönlünü kırdığın ve üzdüğün her insan için odanın kapısının arkasına bir çivi çak… Ne zamanki insanları kırmadan bir gün geçirirsen o çaktığın çivilerden birini sök. Oğlunun hoşuna gitmiş bu fikir. Gerçekten babasının önerisini uygulamaya başlamış. İlk günler çiviler üçer beşer kapının arkasına çakılmaya başlamış… Sonrasında kapının arkasına bakan oğlu, insanları kırmak ve üzmek konusunda biraz daha dikkatli olmaya başlamış. Öyle bir gün gelmiş ki, o gün gerçekten hiç kimseyi incitmemiş ve kapının arkasından ilk çivisini sökmüş. O ilk çiviyi sökmek onun hoşuna gitmiş. Günler geçmiş, kimi zaman birkaç çivi çakılmış, ama çoğu zaman kapının arkasındaki çiviler sökülmeye başlamış. Bir gün oğlu heyecanla babasına gitmiş. Baba demiş gel sana bir şey göstereceğim. Baba oğul kapının arkasına bakmışlar ve kapının arkasında artık hiç çivi kalmamış. Babası oğluna dönmüş ve demiş ki: Bak gördün mü oğlum, kapının arkasında hiç çivi yok. Demek ki artık insanların kalbini kırmamayı öğrendim. Ama bak kapının arkasında hala o çivilerin izleri var, en zoru da bu izlerin kapanması… Bu izler insanları kırdığın zaman onların kalplerinde bıraktığın izler gibi… İşte  bu izleri kapatmak öylesine zor ki, en güzeli hiçbir zaman, hiçbir kişiyi kırmamak…”
İşte dostlarım anlatmak istediğim,öfkesine ve hırslarına yenilen kudurur. İnsan ne yaptığını bilemez.Bu yüzden güzel bir atasözümüz derki "Öfkeyle kalkan zararlarla oturur".
Öfkeyle yapılmış her hareket bir hayatın sonlandırılması na ve her dostluğun ömür boyu bitirilmesini tetikler.Sonu ne olursa olsun geriye dönüş yoktur artık. Saygılarımla.