GÜÇLENMEK İÇİN DERENİN SUYU ARTMALI.

Altan BEZEK altanbezek@gmail.com
ABONE OL



Merhaba Okuyanlar veya okumayanlar. 
Eskiden bizim köyde tıpkı sizin köyde veya mahallede olduğu gibi büyüklerimiz okuyan insanlardan çok şey beklerdi. Örneğin evde bozulan prizi değiştirebilmemizi beklerlerdi. Fakat biz büyüklerimize içten içe gülerek “ya baba okumak öyle bir şey değil ki.”derdirk. Şimdi ise okumamış insanların dahi yeni mezunlara bir bakışı var görmeniz lazım. 
    Peki ya okumak nasıl bir şey? Lütfen bunun tartışmasını yapmayalım. Birisi de çıkıp “ya abi biz her şeyi yapacaksak bu işten ekmek yiyen insanlar ne yapacak?” Demesin lütfen lütfen. Anlatayım. Sizin ailenizde hiç bebek oldu mu? Sizin ailenizde hiç basit bir bayılma yaşandı mı? Sizin ailenizde basit bir baş ağrısı yüzünden hastaneye gidemediğinden günlerce ağrı içinde kalındı mı? İlaçlar hakkında en çok bilgisi olan kişi en çok hastalanan kişiler değil mi? Evde bebeğin en ufak problemine müdahale edebilmek için neredeyse evde sürekli bir doktorun hazır kıta beklemesini istedik neredeyse. Net olarak bizim üniverste eğitimimiz okulda aldığımız değil okurken yaşadıklarımızdan ibaret. Geri kalanı para kazanmak için öğrenmek zorunda olduklarımız. Yoksa iş yok.
    Bir dere düşünün suyu az. Suyu az olan dere bilgisi az olan insan topluluğuna benzer. Geniş yataklardan geçerken dağılır, güneşte kurur, taşlara daha çok çarparak savrulur. Derin çukurluklar olan yerlerde birikir, kokar, kirlenir. Dümdüz olan ve düz gidebileceği yatak yolunda, sonuçta aynı yöne gitmeye devam etmesine rağmen bir çok dolanmadan, zorluklar yaşayarak geçer. 
Aklınızın kendiliğinden cevap verdiği gibi çok miktarda su olursa nereye gitmesi gerektiğini çok iyi bilir ve az suya göre yüksektir seviyesi. Yüksekten aktığı için dipteki çakıllara yani basit ama oyalayıcı, yalancı engellere takılmaz. Yükselme birlikte olunca işe yarar. Düşünün az olan suyun içinden bir rampaya doğru yükselmeye çalışan su ne kadar yükseğe çıkabilir? Arkasından destekleyen su miktarının itme gücü kadar çıkabilir.Bu konu çok uzar. Örnek vermek kolay, konuşmak kolay. Okumuş bir insanın gittiği her okulda , her bölümde:
 ilk yardım, sağlık, aile sağlığı aile iletişimi, çocuk yetiştirme , çocuk sağlığı öğrenmelidir.
Ailesine bütçe planı yapabilecek kadar, ticaret yapabilecek kadar, birikimin nasıl yapılabileceği, gereksiz harcama nedir bilecek kadar, ekonomi öğrenmelidir.
Arkadaşlarının, eşinin dostunun, çocuklarının, iş arkadaşlarının, yoldan geçen insanların, kendinin yerine kendini koyabilip anlamaya çalışmasına yetecek ayrıca her gelişen yeni nesile tecrübelerini anlatabilecek kadar psikoloji ve iletişim eğitimini öğrenmelidir.
Evdeki, işteki, yoldaki herhangi bir kazada düşünmeden hemen ne yapması gerektiğini bilecek kadar acil durum, elektrik çarpması, kırık, baygınlık kanama, bayılma vs durumlarda ilk müdahaleyi bilmesi gereklidir. 
Dünya haritasında ülkelerin yerlerini, ekonomilerini ve bu ülkelerin ticaret biçimlerini bilmelidir.  Bizimkiler dünya haritası görmemiş olabilir.
Azıcık da olsa turizm bilmelidir. Sempozyum, konferans, fuar görmek için okuldan kaçan öğreciler var.
Çakıl taşlarını uzmanlara yüklemeyin, insanları her şeye karşı kör olmasın ki işin ehli olanlar daha mükemmler daha akıl isteyen şeylere hesap iseyen şeylere yoğunlaşsın ki deremizin suyu artsın. Korkmayın kimse işsiz kalmaz. Korkmayın kimse işsiz kalmaz burda mesele işsizlik meselesi değil. Ekmek meselesi değil. Daha çok “kıymetli hayatlar” olmaya giden yoldur.
Sağlık bilgisi dersinde ağız ağıza gelmiş iki insan resmi göstermekle bu iş yapılmış sayılmaz. Üniverstelerin okulların her seviye artışından konular daha derinlemesine işlenmeli ciddiyeti kavratılmalıdır. Vizeler pasaportlar hakkında bilgisi olmadan üniverste mezun olan çocuklar var.