RÂHMAN VE RAHÎM OLAN ALLAH'IN ADIYLA?

ABONE OL

Basîret sahibinin daima şeriat mizanı elinde bulunur; gerçekleşmesinden önce fiillerini ve sözlerini bu mizan ile tartar...

Basîret sahibinin daima şeriat mizanı elinde bulunur; gerçekleşmesinden önce fiillerini ve sözlerini bu mizan ile tartar.. Bu fiil ve sözlerin saadete ulaştıracaklarını anlarsa, onları işler; aksi hâlde işlemekten geri durur ve nefsini bu gibi fiilerden alıkoyar. Allah-û Teâlâ, insan için iki göz yarattığını bildirdiği gibi, kendisinin de gözleri olduğunu bildirmiştir; “Rabbinin hükmüne karşı sabırlı ol! Çünkü sen, bizim gözlerimizin önündesin!” (Tûr/48)..
Hâkk, kullarının gözleridir; çünkü onlar farkında olmasalar bile, sadece Hâkk sayesinde görebilirler, sadece Allah’ın ibadet nuruyla gözünü açtığı kimse Allah ile gördüğünü bilip, bunu müşâhede edebilir. Bu makamın sahibi, sadece Hâkk’ın dilediği şeyleri diler.. Bu şahıs, Allah yolunda öldürülmüş kimse gibidir; ona dünya hayatında cenneti peşinen verilir. Basîret gözü, her şeyin Hâkk’dan olduğunu bildiğimiz hâlde, yanlış ve abesin yanında olmamaktır…
Aynu’l-Âlem/Âlemin Gözü; Hâkk’ın Gözü.. Çünkü o, El-Basîr isminin mazharıdır; bu kişi, âlemin gözüdür; çünkü sadece El-Basîr ismiyle görür.. İbn Arabî; “İnsan, Hâkk’ın gözüdür, çünkü Hâkk, insan vasıtasıyla âleme bakmış ve onlara merhamet etmiştir. Yani; insan vasıtasıyla onlara varlık bahşetmiştir. Çünkü insân-ı kâmil olmasaydı; “Sen olmasaydın, felekleri yaratmazdım!” kudsî hadisi veya “Allah, göklerde ve yerde olanları size boyun eğdirmiştir..” (Câsiye/13) âyetine göre, ÂLEM MEVCUD OLMAZDI.. İNSANIN ÂLEMİN GÖZÜ OLMASININ NEDENİ, ÂLEMİN YARATILMASINDAN MAKSADIN KENDİSİ OLMASIDIR…
“Peygamberimiz (S.A.V.); “Gece uzundur, onu uyku ile kısaltma; gündüz parlaktır, onu günahlarınla karartma!” buyurmuştur.. Gece; Allah’a sırlarını söylemek, yalvarmak için uzundur. İnsan, dostları ve düşmanları tarafından hiç rahatsız edilmeden, Allah ile başbaşa kalır. Kalbinin tesellisini arar ve bulur. Allah (C.C.), âmellerin gösterişten korunması ve sırf Kendine ait olmasını temin için, geceyi bir perde olarak çekmiştir. Karanlık gecede de gösterişe düşkün olan adam, samimi olandan, yani yalnız Allah için ibadet edenden ayrılır..! Gösteriş için yapan kepaze olur. Her şey gece ile örtülür, gündüz açığa çıkar. İki yüzlü adam ise gece ile kepaze olur. Kendi kendine; “Madem ki beni kimse görmüyor, o hâlde kim için ibadet edeyim?” der.. Seni öyle biri görüyor ki, herkes O’nun kudretinin elinde bulunur ve insanlar acze düştükleri zaman O’nu çağırırlar. Dişleri, kulakları, gözleri ağrıdığı, suçlandıkları, korktukları ve kendilerini güven içinde hissetmedikleri zaman, hepsi gizlice O’nu çağırır ve O’nun işittiğine, dileklerini yerine getireceğine inanırlar.. Lâkin Allah, onlara yeniden sağlık bağışladığı ve rahata kavuştukları zaman, o güven gider ve tekrar hayal kurmaya başlarlar…” diye Mevlânâ Hazret’in buyurduğu Fîhi Mâfih’de ki bu mevzu; Sultan Veled’in Maârif’inde ki Fâsıl’da şöyle anlatılmış;
“Allah, sizin sûretinize ve âmellerinize bakmaz; lâkin sizin kalblerinize ve niyetlerinize bakar!” hadîsi ile beraber Peygamber (S.A.V.), Allah’ın; “Ey benim kullarım! Ben sizin bu zâhirde gösterdiğiniz aza bakmıyorum; halktan gizli, içinizdeki himmet ve niyetinize bakıyorum!” demek istediğini söylüyor.. “GİZLİ SÖZÜ DE, DAHA SAKLISINI DA BİLİRİM!” (Tâ-Hâ/7) âyetinde Allah; “Yüreğinde olan şeyi bilirim!” diyor. Ve daha gizlinin mânâsı ise, “Ben senin içinde olan, senin bile bilmediğin sırrı da bilirim..” demektir. Bu sözlerle Allah (C.C.) müminlere; “EY MÜMİN, SANA MÜJDELER OLSUN! BENİM BU SÖZLERDEN MAKSADIM, BENİM NAZARIMIN NİYETE OLDUĞUNU, SÛRET VE ÂMELE OLMADIĞINI BİLDİRMEKTİR. BEN, SENİN MÜKÂFATINI, DIŞARIDAN GÖSTERDİĞİN TAAT VE İBADET ÖLÇÜSÜNDE VERMEYECEĞİM; KALBİNDEKİ HİMMET VE NİYETİN KADAR VERECEĞİM. SEN ONU AÇIĞA ÇIKAR/ÇIKARMA; BEN KEREMİMDEN, NİYETİN VE HİMMETİNE GÖRE İBADET VE TAATTE BULUNMUŞ GİBİ KABUL EDECEĞİM…”
Son Menzil’de; insan, dünya ve ahiretin mikroskobudur. Sizin görmediğinizi O görmüş ve göstermiş. Daha da kalkıp, bilmem ki gördüm mü, görmedim mi diyorsun… Rabbim mahçup etmesin…
Mülk Sûresi “Tebâreke”…