Ezelden Ebed-e Hürriyet'in İlk Adımı
19 Mayıs 1919 sadece bir tarih değildir. O gün kalbinin en derin yerinde hâlâ vatan diye atan milletin yorgun ama teslim olmayan yüreklerinin ayağa kalktığı gündür.
Ve Atatürk... O gün Samsun’a yalnızca bir asker olarak çıkmamıştır.
Bir milletin uyanışı, bir medeniyetin yeniden doğuşudur onun gelişi...
Atatürk’ün Samsun yolculuğunda yanında ne top vardı ne tüfek… Sırtında
sadece bir ülkenin son umudu olmanın ağırlığı, cebinde ise Türk milletinin kaderini değiştirecek kadar büyük bir inanç vardı.
İngiliz donanması limanlara demir atmış, şehirler işgal altındaydı. Ama Anadolu’ya bakan her dağ, her ova, her köy, onun gözünde kutsal bir emanetti. Yüreğinde yanan tek bir ateş vardı: “Bu millet, esir yaşamaz!” düşüncesi...
Atatürk’e suikast girişiminde bulunanlar onun silahından değil sözünden korktular. Çünkü Atatürk, halkın kulağına “Sen bu toprakların sahibisin” diye fısıldıyordu. İşte bu cümle bir kurşundan daha güçlüydü.
Trabzon’a, Amasya’ya, Erzurum’a, Sivas’a uğrayarak yol aldı. Çünkü
bilirdi ki bir millet sadece cephede değil, kendi kalbinde kazanır savaşı.
Gittiği her yerde bir düşman milletin uykusunu böldü, gözlerine Türk Yurdu’nu gösterdi.
O, “bağımsızlık” deyince yalnızca düşmanı yenmekten söz etmiyordu.
Onun bağımsızlık anlayışı düşüncesi hür, vicdanı hür, iradesi hür bir milletin var oluşuydu.
Hiç kimse söylemedi belki ama biz söyleyelim: Atatürk sadece bir lider değil Anadolu’nun sinesinden çıkmış yaşayan bir destandır.
19 Mayıs da milletin alnına yazılmış unutulmaz bir yemindir. Ve bu yemin her sabah bayrağa bakınca, her dağda yankılanan ezgide, her çocuğun gözünde yeniden söylenir:
Ben Türk’üm, Ben ezelden ebede hür doğdum, hür yaşarım!
Saygılarımla
Tülay TÜREDİ
Araştırmacı / Gazeteci