Bir Bayraktır Kur'an: Türk Savaş Gemilerinde Zirvede Taşınan İnanç.

Rafet Ulutürk rafetuluturk@bulturk
ABONE OL

Bir Bayraktır Kur’an: Türk Savaş Gemilerinde Zirvede Taşınan İnanç   Türk savaş gemilerinde en yüksek yere Kuran-ı Kerim konulması, yalnızca bir gelenek değil, bir inanç beyanıdır. Bu uygulama, Osmanlı'dan miras kalan bir anlayışın Cumhuriyet donanmasında da yaşatılmasının sessiz, fakat kudretli bir sembolüdür.   Osmanlı denizcileri sefere çıkmadan önce dua eder, gemilerine Kur’an koyar, zaferin yalnızca akılla ve silahla değil, Allah’a olan teslimiyetle kazanılacağına inanırlardı. Geminin en yüksek yerine konulan Kur’an-ı Kerim; Allah’ın kelamı, adaletin ve merhametin timsali olarak hem manevî bir rehber, hem de bir nişaneydi. O kitap orada yalnızca bir kutsal metin değil, milletin inancının ve değerlerinin bir temsilcisiydi.   Cumhuriyet döneminde modernleşen Türk Donanması, bu manevî geleneği büsbütün terk etmedi. Teknoloji gelişti, gemiler büyüdü, sistemler dijitalleşti. Ama bir kaptan köşkünün üstünde hâlâ Kur’an varsa, bu bir millete aidiyetin, bir ruha sadakatin işaretidir.   Bu gelenek, “din”in devletin gölgesinde değil, milletin vicdanında yaşatıldığının da göstergesidir. Modern silahlara sahip bir geminin tepesinde Kur’an’ın bulunması, “güç bizde değil, güç O’nda” demektir. Bu aynı zamanda askere, komutana, devlete bir hatırlatmadır: Savaşta da barışta da adaletli ol, merhametli ol, Kur’an’a yaraşır bir duruşun olsun.   Bugün Doğu Akdeniz’de, Ege’de veya Karadeniz’de bir Türk gemisi ufukta belirdiğinde, sadece bir bayrak değil, bir inanç dalgalanıyor. O geminin içindeki mühendislik harikasından çok daha değerli olan, gemiyi taşıyan “ruh”tur. Ve o ruh, en yüksek yere konan Kur’an’la temsil edilir.   Belki bir düşman bunu göremez ama bir Türk bunu hisseder. Çünkü bizde zaferin anahtarı, sadece barut değil, duadır. Sadece rota değil, niyettir. Ve geminin en yüksek yerinde duran Kur’an-ı Kerim, işte bu niyetin sembolüdür.   Rafet Ulutürk