BULTÜRK’te Kırcaali Rüzgarı Esti:Bir Şehri, Bir Ruh Halini, Bir Kimliği Hatırlamak
3 Mayıs 2025 tarihinde, BULTÜRK’ün yeni genel merkezinde, tarihî sorumluluğu derinden hissedilen ve duygusal bağları kuvvetlendiren anlamlı bir etkinlik gerçekleştirildi.
“Kırcaali Anma Toplantısı” adıyla düzenlenen bu özel buluşma, yalnızca bir şahsiyeti anma töreni olmanın çok ötesindeydi.
Programda, Kırcaali şehrine adını veren ve Rumeli’nin ruh köklerinden biri olan kurucu öncünün hayatı detaylarıyla anlatıldı. Onun Buhara’dan başlayıp Edirne’ye, oradan da Balkan içlerine kadar uzanan iman, cesaret ve ahlak temelli yürüyüşü, hem tarihî kaynaklarla hem de kültürel hafızayla bir kez daha görünür kılındı.
Etkinliğin ikinci bölümünde ise, büyük bir ilgi ve heyecanla beklenen “Kırcaali Efsanesi” adlı belgesel film izleyiciyle buluştu.
Bu film, sadece bir görsel anlatım değil; yitik hafızanın yeniden ses bulması, unutulmuş bir kimliğin yeniden dillendirilmesi anlamına geliyordu.
Katılımcılar için bu toplantı, bir şehrin ötesinde, bir ruh halinin ve bir kimliğin yeniden hatırlanmasıydı.
Kırcaali, yalnızca Balkanlar’da kurulmuş bir yerleşim yeri değil;
aynı zamanda Türk milletinin adalet, inanç ve dirençle kurduğu medeniyet tasavvurunun ete kemiğe bürünmüş hâli olarak yeniden tanımlandı.
Bu yönüyle toplantı,
geçmişle bağ kuran, geleceğe yön çizen, fikirlerin yeşerdiği, gönüllerin buluştuğu kolektif bir bilinç zemini sundu.
BULTÜRK’ün bu anlamlı ev sahipliği, Türk dünyasının ortak hafızasına değerli bir katkı olarak tarihe kaydedildi.
Açılış: Tarih Hatırlanırsa Canlanır
Toplantının açılış konuşmasını, kıymetli bilim insanı Dr. Erdal KARABAŞ yaptı.
Karabaş, konuşmasında duygularını şu cümlelerle paylaştı:
“Bugün burada, BULTÜRK’ün yeni genel merkezinde; Kırcaali şehrinin kurucusunu anmak ve onun hayatını anlatan özel bir belgeseli birlikte izlemek için toplandık. Hepinizin bu önemli günde bizimle birlikte olmasından dolayı teşekkür ederiz.”
Bu cümleler, salonda hem tarihî bir özlem hem de bugünün taşıdığı misyon açısından derin bir farkındalık yarattı.
Rafet Ulutürk: “Bu Topraklar Unutanlara Değil, Hatırlayanlara Aittir”
Açılışın ardından söz alan BULTÜRK Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK, hem Kırcaali’nin hayatındaki misyonu hem de bugün bu tür etkinliklerin neden hayati önem taşıdığını vurguladı.
“Kırcaali, yalnızca bir savaşçı değil; Balkanlara ve Rumeli’ye gönül taşıyan, Türk’ün izini dağa taşa yazan bir erendir.
Onu anlamak, sadece geçmişe değil; geleceğe de sahip çıkmaktır.
Bu belgesel, imkânsızlıklar içinde yapılan ama yüreği olan bir işti.
Çünkü biz inanıyoruz ki: Bu topraklar unutanlara değil, hatırlayanlara aittir.”
Kırcaali Efsanesi Belgeseli: Sessizliği Bozan Bir Tarih Çağrısı
Konuşmaların ardından, büyük emeklerle hazırlanan “Kırcaali Efsanesi” adlı belgesel film izleyicilere sunuldu.
Belgesel, sınırlı teknik imkânlara rağmen büyük bir tarihî duyarlılık ve anlatım gücü taşıyordu.
Kırcaali’nin Buhara’dan Balkanlara uzanan yolculuğu, 800 atlıyla Osmanlı topraklarına giriş yapması ve bir şehre adını vermesi dramatik ve dokunaklı bir dille işlendi.
Belgesel sonunda salon sessizdi; ama bu sessizlik saygıdan, düşünceden ve etkilenmişlikten doğan bir sessizlikti.
Katılımcılardan Yoğun İlgi ve Öneriler
Belgesel gösteriminin ardından mikrofon katılımcılara uzatıldı.
İlk olarak söz alan Sosyolog Berin YAĞLIOĞLU, “Bu film, kalbimize dokundu.
Kırcaali artık yalnız değil.
Bu tür çalışmaların içinde biz de yer almak istiyoruz.
Dernekle birlikte yeni projeler üretmek için hazırız” diyerek, gönüllü iş birliği teklifinde bulundu.
Katılımcılardan Yoğun İlgi ve Anlamlı Yorumlar
Belgesel gösteriminin ardından mikrofon katılımcılara uzatıldı.
İlk olarak söz alan Sosyolog Berin YAĞLIOĞLU, şu ifadeleri kullandı:
“Bu film kalbimize dokundu. Kırcaali artık yalnız değil. Bu tür çalışmaların içinde biz de yer almak istiyoruz. Dernekle birlikte yeni projeler üretmek için hazırız.”
Ardından söz alan konuklar ise duygularını ve önerilerini şu sözlerle dile getirdiler:
Turan Elleri Ozanlar Yazarlar Şairler Aydınlar Derneği Başkanı Gökalp ŞENTÜRK, konuşmasında özellikle gençlere hitap eden yeni bir versiyonun yapılması gerektiğini vurgulayarak,
“Bu belgeselin genç kuşaklara yönelik bir edisyonu da mutlaka hazırlanmalı.
Tarihimizi gençlerin diliyle, onların anlayacağı formatta anlatmalıyız.
Gençlik bu tür içeriklerle kendi kimliğine daha sağlam sarılır,” dedi.
Beydilli Türkmen Derneği Başkanı, Kırcaali gibi şahsiyetlerin sadece anılmakla kalmaması, onların mirasının yaşatılması gerektiğini belirtti.
İstanbul Üniversitesi’nden Uluslararası Öğrenci Aysu AKBAŞ Hanımefendi ise çok etkileyici bir ifadeyle duygularını dile getirdi:
“Ben burada hiç bilmediğim şeyleri öğrendim.
Kırcaali’nin kim olduğunu bu filmle ilk kez tanıdım.
Bu belgeseli yaptığınız için, tüm Bulgaristan Türkleri adına teşekkür ediyorum.”
MHP Fatih İlçe Başkan Yrd. Murat GÜLCAN oldu. Konuşmasında, belgeselin yalnızca yetişkinler için değil, çocuklara yönelik bir formata da dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı. Şu ifadeleriyle dikkat çekti:
“Bu belgesel, tarihî bir şahsiyeti anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda değer aktarımında bulunuyor. O hâlde bu içerik, sadece büyükler için değil, çocuklarımız için de uygun bir dil ve formatla hazırlanmalı. Kırcaali’nin hikâyesi bir çocuk filmi hâline getirilmeli. Animasyon ya da masalsı anlatımla zenginleştirilmiş bir çocuk versiyonu, hem eğitimde hem de kültürel bilinç aktarımında etkili olur.”
Murat Gülcan’ın bu önerisi, salondaki katılımcılar tarafından ilgiyle karşılandı ve geleceğe yönelik somut bir proje fikri olarak not edildi. Böylece Kırcaali’nin yalnızca bugünün büyüklerine değil, yarının çocuklarına da tanıtılması gerektiği fikri, toplantının en değerli katkılarından biri olarak öne çıktı.
Türk Dünyası ve Akraba Toplulukları Derneği Başkanı Sayın Metin ÖZKAN ise konuşmasında yapım sürecine dikkat çekti:
“Bu filmi bu kısıtlı imkânlarla hazırlamak büyük bir iştir. Bu, sadece bir tanıtım değil, bir davanın taşınmasıdır.
Başta Rafet ULUTÜRK olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Sayın ULUTÜRK sadece kendi toplumunu değil, tüm Türk dünyasını kucaklayan ve bunu istikrarlı bir şekilde sürdüren ender liderlerden biridir.
Böyle çalışmalar çoğaltılmalı ve kurumsal olarak da desteklenmelidir.”
Tüm bu yorumlar, Kırcaali Efsanesi Belgeseli’nin gönüllerde derin bir iz bıraktığını, sadece izlenmediğini, hissedildiğini ortaya koydu.
Katılımcılar, “Kırcaali Efsanesi” belgeselinin yalnızca bir film olmadığını, aynı zamanda suskun kalmış bir tarihî hafızanın yeniden dile gelmesi olduğunu vurguladılar. Duygusal yoğunluğu yüksek yorumlardan biri şu şekilde ifade edildi:
“Bu çalışma, sadece bir belgesel değil; adeta bir tarih yeniden konuşmaya başladı. Köklerden beslenmeye başlamak, sadece geçmişe dönmek değil; bugünümüzü ve geleceğimizi doğru anlamak için çok önemli bir adımdır.
Bu tür işler, özellikle diasporada yaşayan genç kuşaklar için çoğaltılmalı, yaygınlaştırılmalıdır.”
Toplantı boyunca yapılan değerlendirmelerde, birçok somut öneri de dile getirildi.
Katılımcılar özellikle şu hususlara dikkat çekti:
Belgeselin farklı dillere (özellikle Bulgarca, İngilizce, Rusça, Almanca) çevrilmesi,
Balkan coğrafyasındaki genç nesillere yönelik özel gösterimlerin planlanması,
Okullarda, kültür merkezlerinde ve üniversitelerde bu yapımın tarihî kimlik eğitimi kapsamında kaynak olarak kullanılması,
Ayrıca belgeselin dijital ortama yüklenerek geniş kitlelere ulaşacak şekilde erişilebilir hale getirilmesi.
Tüm bu öneriler, “Kırcaali Efsanesi”nin bir başlangıç olduğunu, ancak bu tür projelerin çoğaltılarak kurumsallaştırılması gerektiğini ortaya koydu.
Kapanış: Duygu, Bilinç ve Vefa ile Sonlanan Bir Gün
Programın sonunda tekrar söz alan Dr. Erdal KARABAŞ, tüm katılımcılara teşekkür ederek, “Bu toplantı sadece bir anma değil, bir milletin hafızasına sahip çıkma iradesinin gösterildiği bir gündü. Hepinize gönülden teşekkür ediyorum. Bu birlikteliği sürdüreceğiz” diyerek duygularını ifade etti.
Son Söz: Kırcaali Ruhu Yaşıyor, Türk Milleti Hatırlıyor!
BULTÜRK’te estirilen bu Kırcaali rüzgârı, sadece geçmişin hatırlanması değildi;
aynı zamanda geleceğe bir fikir, bir yön, bir ruh kazandırma çabasıydı.
Bu toplantı, taşlara kazınmış bir ismin tozlu yalnızlığını silmek değil;
yeni neslin gönlünde o ismi yeniden canlı kılmak için verilen sessiz bir mücadeleydi.
Kırcaali, o gün sadece bir tarih figürü olarak anılmadı;
bir yol göstericiye, bir kılavuza, bir kültürel bilince dönüştü.
O gün orada bulunan herkes için bu etkinlik;
bir kökenin yeniden hatırlanması,
bir kimliğin açıkça teyit edilmesi
ve bir milletin kendi hafızasıyla yeniden sözleşmesi anlamına geliyordu.
Ve bu sözleşme, şu satırlarla yazılmıştı:
“Kırcaali yalnız değildir.
3 Mayıs, sadece bir geçmişin hatırlanması değil,
yarının inşasında rehber olacak bir fikrin uyanışıdır.
Türk milleti; unutmazsa büyür, hatırlarsa dirilir.
Ve Türk dünyası, bu ruhla yürüyecektir.”
Bu etkinliğin ardından salonu terk eden herkes, yalnızca bir film izlemiş ya da bir toplantıya katılmış değil;
bir bilinçle, bir kararlılıkla, bir çağrıyla ayrıldı.
Çünkü artık biliyoruz ki:
Toprak kaybedilebilir, zaman geçebilir, imkânlar daralabilir…
Ama kimliğini hatırlayan bir millet, asla kaybolmaz.
Kırcaali’nin ruhu yaşıyor.
Ve o ruh, her an yeniden doğuyor,
her yürekten yeni bir yürüyüş başlıyor…
_____________________________________________
Kırcaali
Bir rüzgâr esti Buhara’dan,
Yükü aşk, yükü dava…
Geceyi yaran bir atlıydı o,
Adını dağlara kazıyan bir dua.
Edirne kapılarında durmadı,
Nice ovayı geçti,
Nice nehir aştı,
Yedi tepeden Rumeli’ye
Bir umut taşıdı.
Yetmiş bin düşman ordusunu
Sekiz yüz inançla delip geçti.
Bir avuçtu belki yiğitliği,
Ama gökte yıldız gibi parladı Kırcaali.
Kırcaali…
Sen bir şehirsin,
Ama taştan değil,
İmandan örülmüşsün.
Adın bir kahraman,
Yüreğin bir bayraktır.
Toprağın altında dinleniyorsun,
Ama seninle biz uyanıyoruz.
Her adımında,
Her izinde,
Bir milleti yeniden hatırlıyoruz.
Ey sessiz türbenin gülü,
Ey unutulanların en gür sesi,
Biz geldik!
Sana vefa için,
Adını yeniden yazmak için…
Şimdi çocuklar öğreniyor adını,
Gençler yüreklerine kazıyor.
Kırcaali yalnız değil artık,
Türk milleti yeniden uyanıyor.
Gökalp Şentürk