Ülke Postası

Ülke Postası

Araştırmacı Yazar
[email protected]

TÜRKİYENİN İLK YERLİ  OTOMOBİLİ..!

27 Aralık 2019 - 21:17

Bugün Cumhurbaşkanımız Erdoğan, törenle Türkiyenin ikinci yerli otomobilinin prototipini halkımıza tanıtacak...İkinci yerli otomobil dedim..çünkü ilk yerli otomobilimiz, Erbakan'ın mühendisliğinde yapılan...Fakat, halka tanıtım gününde deposundaki benzin boşaltıldığı için, üretimi iptal edilen 'DEVRİM'  adlı otomobildi...rnDevrim...Evet...Devrim hala yüreklerde kanayan bir yara... dilden dile dolaşan hüzünlü bir hikaye...Harcanılan emeklerin zayi edildiği..gözyaşuna dönüştüğü garip, eli böğründe kalmış sessiz bir devrimdir... Anadolu çocuklarının Olimpos dağının çocuklarına yenik düştüğü bir hikayenin adıdır devrim....Bu hikayede ülkesini seven koca yüreklerde var...Bu ülkeyi yıkmaya çalışan kazma küreklerde var...Yeni nir  devri m gerçekleştirmek için,ve yine aynı şeyleri yaşamamak için  bir önceki devrimin  akibetini bilmek şarttır... rnrnEvet...rnYıl 1956.. üniversiteyi  yeni bitirmiş olan genç bir mühendis, yerli bir otomobil üretimi hayali ile yanıp tutuşmak tadır...Bu  genç mühendisin adı, NECMETTİN ERBAKAN'dır... genç mühendis yerli bir araba üretmek için,rnİlk iş olarak, yüzde yüz yerli bir motor üretimenin şart olduğunu bildiği için...1956 yılında %100 yerli motor üretmek maksadıyla, Gümüş Motor Fabrikası adında bir fabrika kurulur...bu fabrikada Türkiye'nin ilk yerli motor üretimi gerçekleştirilir...Şimdi sıra arabayı üretmeye gelmiştir...rnYıl 1960....Bu ülkenin kaderini değiştirecek rnbir fikir lazımdır... Parlak bir fikir...rnO fikir bu ülkenin dehası Profesör Doktor Necmettin Erbakan tarafından gündeme taşınır..rn 1956 yılında henüz 30 yaşında iken Gümüş Motor Fabrikasını kurarak Türkiye’nin ilk büyük sanayi hamlesini gerçekleştiren erbakan, 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresi’nde ilk kez “Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceği” fikrini ortaya atar...Bu fikir o dönemki devlet erklerinin kafasına yatar...Özellikle cemal gürsel bu iş için çok çaba sarfeder..Akabinde Erbakan'ın ortaya attığı fikirden hareketle,1961'de Devlet Demiryolları Fabrikaları ve CER Dairelerinin yönetici ve mühendislerinden 20'sini toplantıya çağırır...Bu davetin amacı   "Türkler araba yapamaz" fikrini ortadan kaldırmaktı... 1961 yılında düzenlenen  Otomotiv Kongresi  işte bu çabaların bir sonucu olarak ANKARADA toplanmıştır.. NECMETTİN ERBAKAN'ın öncülüğünde toplanan Birinci Otomotiv Sanayi Kongresinde YERLI OTOMOBIL ÜRETİMİ hakkında konuşulacaktır... Kongre’ye katılanlar arasındarndönemin kalbur üstü işadamları.. kudretli köşe yazarları..işini bilen gedikli bürokratlar..Ve   mühendisler katılır..rnrnKongre salonu oldukça kalabalık...katılımcılar ise son derece heyecanlıydır.. Salonda Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceğinin inancı ile heyecanlanan mühendislerin yanı sıra, yerli otomobil fikrine karşı çıkan işbirlikçi Masonlar da bulunmaktadır...rnrn Bunlardan biri de, Bernar Nahum’dur..Bernar Nahum, Lozan gizli danışmanların dan olan ve Türkiye’nin adım adım İslam’dan uzaklaştırılmasını, her yönden zayıflatılıp parçalanmasını amaçlayan Siyonist Yahudi planın fikir babası Haham Hayim Nahumun takımındandır. Vehbi Koç ile Bernar Nahum 1944 yılında tanışmış.. bu tanışma Koç Grubu için tarihi bir dönüm noktası olmuştur.. O günden sonra Grup hızla büyümeye ve küresel bir şirket olmaya başlamıştır... Koç ile Nahum ortaklaşa OTOKOÇ’u kurmuş.. ve başına da Nahum atanmıştır. Bir iddiaya göre Bernar Nahum, Lozan anlaşmasının mimarı meşhur Hayim Nahum’un oğlu olmaktaydı.. Bir iddiaya göre de Koç grubu’na ait, BEKO’nun BE’si Bernar’dan, KO’su Koç’tan alınmaydı..rnBernar Nahum, Koç Otomotiv Grubu’nu temsilen toplantıya katılmıştır..Bernar Nahum, Kongrede konuşurken, salondaki hava giderek elektriklenmeye.. sinirler gerilmeye başlamıştır.. Çünkü Otokoç’un ortağı ve yöneticisi Nahum, salondaki heyecanın aksine, otomotiv sanayinin zorluklarından bahsetmekte... ve yerli otomobil fikrine karşı çıkmaktadır..rnrnO sırada ön sıralarda oturan Makina Kimya Endüstrisi (MKE) çalışanı NECMETTIN Erbakan'ın ayağında kurumun yeni dağıttığı postallardan biri vardır.. Nahum konuşmasına devam ederken ön sıradaki ERBAKAN ise,ufak ufak  postalının bağcıklarını çözmeye başlar.. Çünkü Erbakan'ın öfkesi iyice kabarmıştır..rnrnNahum; “Bursa’da şeftali üretmek, otomotiv üretmekten hem daha kolay...hem daha kazançlıdır” dediği anda da ortalık karışmış....Nahum’un “otomotiv yerine şeftali üretmeyi” önermesine dayanamayan ERBAKAN HOCA, ayağından çıkardığı postalı kürsüye fırlatmıştır...rnrnPostal, Nahum’un alnına çarparken, MKE’li mühendis ERBAKAN: “Bize otomobili siz ürettirmiyorsunuz.. sizler bizi batıya mahkum ve mecbur ediyorsunuz” diye bağırmaktadır...rnrnHerkes unutmuş olsa da işte bu olay Tarihin ilk ayakkabılı protesto eylemi olarak tarihe geçmiştir...rnrn işte herşey o gün başlar..O gün o kongrede söz alan  Devlet Başkanı Cemal Gürsel, yaptığı konuşmasında, “Türkiye’de otomobil yapılamaz diyorlar. Bu tamamen kara bir düşüncenin mahsulüdür” der...Ve  Kongrenin sonrasında 22 mayıs 1961 tarihinde “çok gizli” damgasıyla Başbakanlık, Ulaştırma Bakanlığı’na bir yazı yazar... Bu yazıda: “Devlet Demiryollarımızın teknik imkanlarının müsait ve mükemmel olması nedeniyle milli ekonomide önemli bir yer işgal edecek olan otomobil imalatı sanayiinin kurulmasına liderlik etmesini uygun görmekteyim.” yazmaktadır...Cemal gürsel bu işi yapmak zorundadır...  çünkü söz ağızdan çıkmıştı.. bir kere... verilen söz yerini bulmalıydı..rnEmir verildi... bir ekip kurulacak...Ve  130 gün içinde.. yani 29 ekim Cumhuriyet Bayramı'na yetişecek şekilde, ilk yerli otomobil hazır olacaktı... Normal şartlarda bakıldığındarnneredeyse imkansızdır bu... Ama istek o kadar şiddetlidir ki,Bu otomobil o güne mutlaka yetişmeliydi...rnO gün; o toplantı, o kararın alınmasıyla bitmiş oldu...rnMühendisler, Profesör Doktor Necmettin Erbakan ve Devlet Demir Yolları Genel Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu öncülüğünde, Eskişehir'de kendilerine tahsis edilen bir atölyede çalışmalara başladılar...Türkiyenin talihinin değişeceği rno tarihi güne  sadece 129 gün vardı...Ve o gün herşey bitmeliydi.. rn129 günde sıfırdan yepyeni bir otomobil...rnHayal bile edilemezdi...Çünkü mümkün değildi...rnÜstelik sadece vakit değil...Şartlar bile uygun değildi... rnEkip Erbakan'a bağlıydı...Komutan erbakandı... Türkiye'nin ilk ve tek yerli otomobili, Devrim arabası,devasa bir tesiste değil...küçücük  bir atölyede yapılacaktı...rnDüşünün..!!rnBasit bir vinç ve küçük el aletleri dışında, otomobil yapmak için gerekli özel bir makine, tesisat, alet, edevat hiçbir şey yoktu...rnOlmadığı gibi, hesapta devlet eliyle yapılan projeye devletin.. daha doğrusu devlet bürokrasisinin.. basının..yani o gün dördüncü kuvvet gibi görülen medyanın tamamına yakınıda  muhalifti..Çünkü o günde medya yahudilerin elindeydi...Ve basın insanları bu şekilde eğitmişti...rnKi, daha proje bütçesi onaylanırken bile, "alt tarafı bir otomobil için" denilerek, bütçenin yarısı kırpılmış... "ilk yerli otomobil" için 900 bin lira uygun görülmüştü...rnYani mühendislerin uğraşacağı tek şey arabanın imalatı değildi..Projeyle ilgili, hemen her gün, gazetelerde çıkan olumsuz haberlerle boğuşmakta onlara düşüyordu..Zaman dsrdı...Mühendisler gruplara ayrıldılar...rnDizayn, motor-şanzıman, süspansiyon ve fren...rnElektrik donanımı, döküm işleri, satın alma işleri ve maliyet hesapları...rnEvet imkansızlıklar vardı...ama iş kuralına uygun yapılıyordu...rnHer işin bir uzmanı vardı...rnNe gece vardı ne gündüz...rnArtık atölyede sabahlıyorlardı.rnGünlerce uyumadılar... yemek yemediler., sadece işlerini yaptılar...rnBitime sayılı günler kalmıştı...rnZaman hızla geçiyor, kaybedilen her saniyenin değeri daha da anlaşılıyordu...rnAtölyenin kapısına bir levha asıldı...rnÜzerine rakamlarla "10 gün kaldı,--- 9 gün kaldı..."rnHer yeni güne yeni bir rakam yazılıyor.rnHer yeni günde sinirler biraz daha geriliyordu...rnVe o gün geldi... Türkiye'nin genç, pırıl pırıl gözlerinden ateş saçan, "Biz imkansızı da yaparız" diyen mühendisleri, başardılar...rnOnca ayak bağına, onca engelleme girişimine rağmen, verdikleri sözü tuttular...Ve aracın yapımını tamamladılar..rnYerli tekerlekler üzerinde giden, yerli motorla çalışan, modeli yüzde yüz yerli, tüm parçaları el işçiliğiyle üretilmiş 4 silindirli bir otomobil yaptılar...rnTürkiye'nin ilk yerli ve milli arabasını, "Devrim"i, söz verdikleri güne, 28 Ekim 1961 sabahına yetiştirdiler...rnAraç Eşkişehir'den trene yüklenerek, Ankara'ya, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e ve halka gösterilmek üzere yola çıktı...rnArtık her şey tamamdı, hazırdı... "Devrim" çalışıyordu...rnMeclis binasının önünde tören alanı kuruldu...rnAracın tanıtımı için orası tercih edilmişti... Sadece halk..bürokratlar...ve  milletvekilleri değil..gazeteciler de hazır kıta bekliyordu..rnTürkiye'nin gelişmesini ve  kendi ayakları üzerinde durmasını istemeyenlerde o gün  oradaydı...rnBirileri nasıl ki, Nuri Demirağ'ın başlattığı ilk yerli uçak hamlesini engellediyse..rnDevrim arabasını da engelleyecekti...rnBir plan yaptılar ve o planı devreye soktular...rnPlana göre trenle Ankara'ya götürülecek araçta çok az benzin bulundurulması gerektiği bahane edilecek..Ve depoya bi gıdımcık benzin konulacaktı..Sözde gerekçe güvenlikti..ama gerçek başkaydı...rnİşte plan, böyle başladı...rnDedikleri yapıldı..rnDepodaki benzinin tamamına yakını boşaltıldı...ve sonrası...rnCemal Gürsel, araca bindi... araç bir süre gitti..ve az ileride durdu..rnCemal Gürsel çok sinirlendi... Bu işin içinde bir bit yeniği Olduğu belliydi.. giderilebilirdi...Kimse cumhurbaşkanını Dinlemedi... Gürsel arabadan indi... ve o bilinen cümleyi kurdu; "Batı kafasıyla otomobil yaparız...ama Doğu kafasıyla yakıtını unuturuz..." dedi...rnPusuda bekleyen gazeteciler hemen fotoğraf makinelerinin deklanşörüne bastılar..rnAkıllarınca büyük bir haber yakalamışlardı...Göya bu bir rezaletti.. utançtı...rnVe o hazin görüntü yani "rezalet" yıldırım baskıyla Türkiye'ye ve dünyaya birinci haber olarak duyuruldu...rnDalga geçtiler, "Biz demedik mi yapamazsınız diye" dediler..güldüler...eğlendiler..Herkes gerçeğin başka olduğunu biliyordu..Ama susuyordu...Ve üç maymunu oynuyordu...Eee..emir böyle gelmişti...öyle davranmak zorundalardı..Benzin koymayı unutmamışlardı aslında... İşin aslı, protokol kuralları bahaneedilerek, kurulan bir tuzaktı...Oysa ki Cemal Gürsel, bu arada benzini konmuş olan diğer Devrim arabasına binip Anıtkabir’e gitmiş, yolda kaldığı iddia edilen Devrim, aynı gün hipodromda yapılan geçit törenine katılmıştır. Ancak gazeteler bunları değil, harcanan onca paranın boşa gittiğini yazmaktadır. rnOlan buydu ama kimseye anlatılamadı...rnCemal Gürsel dahi,,rnProjeye destek veren kim varsa Devrim'den elini çekti...projernRafa kaldırıldı...rnNecmettin Erbakan'ın teşviki ve devletin de oluruyla yola çıkarılanlar, pırıl pırıl mühendisler yine devlet eliyle yarı yolda bırakıldı...rn"Devrim" yolda kaldı...Evet..50 yıl önce Türkiye’ye Otomobil yerine şeftali üretmesini tavsiye eden Yahudi dölleri bugünde "SEN BİR ŞEY ÜRETİP ZAHMET ETME... BİZDE ÜRETİLMİŞİ VAR.. SEN BİR YERE DEMOKRASI GÖTÜRME... BİZDE O İŞLERE BAKAN DEMOKRASİ SEVDALILARI VAR... SEN YERALTINDAKİ MADENLERİNİ ÇIKARTACAĞIM DİYE ZAHMET ETME... BİZDE ONU ÇIKARTACAK SON MODEL ARAÇ GEREÇLER VAR... SEN SİLAH VE MUHIMMAT ÜRETME. BİZDE HAZIR ÜRETİLMİŞİ VAR. HEM DAHA UCUZA ALMIŞ OLURSUN" diye tavsiyede bulunuyorlar.. Dün ERBAKANIN bu sessiz çığlığının altında yatan ızdırabı anlayamayanların... Bu gün ERDOĞANIN duyduğu heyecanı anlamalarını beklemek abesle iştigal olur kanısındayım...  rnrnPekii..Devrime nemi oldu... Bugün bej renkli devrim, arabası hâlâ çalışır durumdadır.. ve tık demeden 17.000 km yapmıştır... Hâlâ Eskişehir TÜLOMSAŞ bahçesinde, özel bir camekanda sergilenmektedir..rnFakat şunuda ekleyeyim..Ankaraya gönderilen o iki devrim arabası prese verilerek  ezilmiştir..bugün o belgesellerde gördüğümüz Devrim Arabası var ya.."onu da  Ankara'ya gönderin" diye emir gelmiş...Fakat   fabrika çalışanları, "Daha önce gönderdiğimiz iki aracı ve sonra istediğiniz üçüncüyü de preste ezerek yok ettiniz..bunu vermeyiz" deyip direndikleri için hala  ayakta duruyor..işte durum bu..rn Bugün ise Türkiye ikinci DEVRİMİNİ gerçekleştirmek üzere yola çıktı..Yine aynı  güruh hazır bekliyor..Ama bu defa biz hazırlıklı bekliyoruz..Aradan geçen 62 yıllık süre zarfında Devrimin tekerine  çok kan bulaştı...Haliyle intikam şart...Bu hüzünlü  DEVRİM bu defa  YA GERÇEKLEŞECEK..YA GERÇEKLEŞECEK..O KADAR..rnŞenay Tek

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum