Binnur Günay - Algı uzmanı, Araştırmacı - Yazar

Binnur Günay - Algı uzmanı, Araştırmacı - Yazar

Algı uzmanı, Araştırmacı - Yazar
[email protected]

''Fetö ile mücadele bitti'' demek işgal tehdidini yok saymaktır.?

30 Mart 2018 - 15:56 - Güncelleme: 01 Eylül 2018 - 21:36

Fetö tehdidi ve tehlikesinin gündemden düştüğüne dair etkili ve yetkili ağızlardan beyanatlar, demeçler gördükçe öfkem daha da artıyor. Bunu bir de Fetö davalarının devam ettiği dönemde söylemiş olmaları da oldukça manidar.rnrnBir kere 15 Temmuz darbe girişiminin darbeden öte bir işgal girişimi olduğu gerçeğini unutmamak, "es" geçmemek, Fetö terör örgütünün de ülkemizi işgale hazırlayan Gladyo unsurları olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir.rnrnÜlkenin tüm can alıcı noktalarına larvalarını bırakan bu vatan hainlerinin kısa sürede köklerinin kurutulacağını söylemek ya da mücadelede sona gelindiğini ifade etmek, akıl tutulması değilse art niyetle ifade edilmiş beyanat olarak telakki ederim.rnrnBütün yabancı istihbarat teşkilatlarından her manada destek alan bu terör örgütünün sosyal tabana kadar etki eden eylemliliklerini ve derinliğini düşününce böyle kolayca cevap verilemeyeceği çok açık değil mi?rnrnFetö ne zaman biter denilecekse öncelikle kamu sektöründe 1 Ağustos 2016'dan önceki kadroların tamamının emekliye sevkedilmesiyle olacaktır diye düşünüyorum.rnrnSistemi temizlemek o kadar kolay bir işlem değil.rnrnBu ülkenin Reisi ne zaman ki Fetö tehlikesi geçmiştir derse ona inanırız. Gerisi hikaye...rnPeki Batılı yayın organları ve medya kuruluşlarının aynı anda ve bir ahenk içinde Türkiye'deki basın özgürlüğünün bitirildiği, muhalif bütün gazetelerin susturulduğundan bahsetmelerini tesadüf olarak görebilir miyiz?rnrnEn son Doğan Medya'nın el değiştirmiş olması bu tezlerini doğrular mahiyetteymiş(!)rnrnHükümeti de bu noktada şekillendirenin Recep Tayyip Erdoğan olması diktatörlüğün(!) delili olarak görülmeliymiş(!)rnrnDolayısıyla insan hak hukuku, basın ve fikir özgürlüğündeki son kısıtlamanın adresi internet siteleri ve gazeteleri olacakmış!rnrnReisin ülkede tek bir muhalif bırakmayacağı tezinin sahiplerine baktığımızda tamamının Fetöye, PKK'ya, DHKP-C'ye ve illegal yapılanmalara destek veren odaklar olduğunu görmek bizi şaşırtmıyor. Bu söylemler "güç zehirlenmesi" olarak tanımlansa da gerçekte basiretin körelmesiyle izah edilmesi daha doğru olur.rnrnGüç zehirlenmesine sebebiyet veren doğru olanı ve doğru yapılması gereken yerde susanların olduğu kemiyet olarak görmek mümkündür.rnrnYalakalık, sahtekarlık, dalkavukluk, şarlatanlık yapanları iyi tahlil edip sistem dışına atılması elzemdir.rnrnEğer doğru olan ölçü alınmaz, yetim hakkı yiyen, halkına zulmeden, rantiyeye gömülen ve sırf partizanlığından medet beklenen aktörlere paye verilirse güç zehirlenmesi patlak verir, özgürlükler işte orada bitmiş demektir.rnrnReisi aldığı doğru kararlarda anlayabilmenin ölçüsü, yanlış gördüğümüz kararlarda da eleştirip anlayabilmektir.rnrnYerli ve milli olmak fikirleri mesnet edinerek iktidardan "ulufe" beklemek değil, şakşakçılık yapmak değil, onurlu ve şereflice Reisin yanında durmaktır.rnrnBunu böyle bilip böyle anlatmalı...rnrnEn önemlisi de uygulamalı!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum