Öz eleştiri ve itiraf?

Muhalif bir vatandaştan sosyal medya hesabından çok önemli öz eleştiri ve itiraf, Ben yıllarca "tayyip ölsede kurtulsak" diyen insandım, ya şimdi ölürse biz ne yapacaktık?...

Öz eleştiri ve itiraf?
10 Ocak 2018 - 14:02 - Güncelleme: 11 Ocak 2018 - 00:55

Ezgi AKGÜL, sosyal medya hesabından çok önemli öz eleştiri ve itiraf, Ben yıllarca "tayyip ölsede kurtulsak" diyen insandım, ya şimdi ölürse biz ne yapacaktık?...

İŞTE Ezgi AKGÜL'un Sosyal Medya Hesabında Yazdığı o Müthiş makale?

Süleyman Soylu Demokrat Parti liderliğini bırakıp Ak Partiye geçince herkes çok şaşırdı. Erdoğan için "yıllarca muhaliflik yapan bu adam şimdi nasıl olurda Erdoğan'ın sağ kolu olur" dediler.

Numan Kurtulmuş Erdoğan'a alternatif olarak çıkmışken piyasaya, elinde ki tüm imkanları bırakıp neden Erdoğan ile yol yürümek istemişti?

Bunu 15 temmuz'dan önce anlamam pek mümkün değildi. Hatta çıkar için yaptıklarını dâhi düşünüyordum zaman zaman.

17-25 aralığın kesinlikle bir darbe olduğuna inandığım günden itibaren aklım karışmaya başlamıştı.

Gerçekten bir büyükresim.jpg vardı ve ben onu ekran resimi yapmakta gecikmiş miydim?

Darbenin darbe olduğunu anladığım gece herşey zihnimde yerine oturmaya başlamıştı. O gece sabaha kadar ağladım. Yorganı başıma çektim ve geç kaldığım için kendime küfürler ettim.

Ben yıllarca "tayyip ölsede kurtulsak" diyen insandım, ya şimdi ölürse biz ne yapacaktık?

Darbe bitti herkes çok yorgun umutsuz ve panik haldeydi. Bir ülke yeniden bağımsızlığını kazanmış ama ya yine olursa diye tedirgindi.

Bende öyleydim...

Tanklar geçerken alkışlayan, ordu göreve diye sokağa çıkan, tencere tava ile hükümet devirmeye çalışan insanların yanında saf tutamazdım.

Eee Ak Partiye de yıllarca muhalif olmuşum. Ben şimdi ne yapacaktım?

Orada imdadıma Yıllarca "faşist" diye dalga geçtiğim Devlet Bey yetişti. Onun dik duruşu benim nerede olmam gerektiği adına bana çok büyük ilham oldu.

15 temmuz'un hemen öncesinde asla bozkurt geleneğine uymayacak şekilde lidere baş kaldırılmış muhalif sesler yükselmeye başlamıştı.

Ancak o işgal gecesinde Başbuğ’un kim olduğuna listeler, tüzükler, delegeler değil tarih karar verdi.

Devlet bey, büyük bir vatanseverlik göstererek hiç düşünmeden yıllarca evde tuttuğu ülkücü camiayı sokağa çağırdı. Bozkurt işareti yapan kadınlar erkekler yaşlılar sokaklarda vatan savunmasındaydı.

Yalnızca partilerinin içinde bulunduğu atmosferi değil, iktidar partisiyle aralarındaki mesafeyi de unutup, vatan nöbetini tutmak için, en önde ve korkusuzca yerlerini almışlar…

15 Temmuz gecesi çok az insan bir ülkücü kadar kahrolmuştur. Çünkü bir bozkurt asla ordusuna karşı gelmez. Bir Bozkurt başını kesseniz kendi ordusuna karşı savaşmaz, kendi askerinin önünü kesmezdi.

Sevginin en iyi yanlarından biri, tertemiz bir sezgiyi de kalpte saklı tutmasıdır. Vatan sevgisi sayesinde, karşılarındaki insanların Türk ordusuna mensup olmadıklarını hemen sezmişlerdi.

Bunlar Türkün ordusuna sızmış, silahlarını yağmalamış, içerden bir işgal için görevlendirilmiş hainlerdi.

İhanetin ne demek olduğunu, uzun Türk tarihinin her bir basamağını aile şeceresi gibi hıfzeden bir ülkücüden daha iyi kim bilebilirdi ki?

15 Temmuz gecesi meydanlara inmemiş olsalardı, o gün siyasi bir iktidarı değil vatanı savunduğumuza çok az insanı ikna edebilirdik; Ergenekon’dan bu yana tuttukları cephe bomboş kalırdı; hepsinden önemlisi, düşman onların olmadığı bir cephede işgalini pek çok bahaneyle perdeleyebilirdi.

Devlet Bey'in bugün ki tavrını oy kaygısı gibi sığ bir limanda değerlendirenler, muhalefet olmak ile vatansever olmanın arasında ki ince çizgiyi göremeyenlerdir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum