KoronaVirüs gelişmeleri Analiz

Covid-19 Analizi; Görünen o ki virüs çembere alınmış. Bu işin ilk adımıydı. Şimdi giderek çember daraltılacak. Bizi hala zorlu bir süreç bekliyor...

KoronaVirüs gelişmeleri Analiz
17 Nisan 2020 - 23:56 - Güncelleme: 18 Nisan 2020 - 00:13
Özel Haber; Analiz
Firuz Türker

Bu günkü korona raporuna baktığımda şunu görüyorum; Türkiye virüsü kontrol altına almış. Bu virüs bize yurt dışından geldi. Nereye nasıl yayıldığının tespiti kolay değil. Bakın Avrupa ve ABD nin durumuna; onlar bunu yapamadı. Görünen o ki virüs çembere alınmış. Bu işin ilk adımıydı. Şimdi giderek çember daraltılacak. Bizi hala zorlu bir süreç bekliyor. Çünkü ikinci önemli olan şey virüsün bu kuşatmadan, yani çemberden çıkamaması.İşte sosyal mesafe, maske ve evde kal bu yüzden çok önemli.
 

BUGÜNKÜ İSTATİSTİK RAPORU (17.04.2020)

Toplam test sayısı 558413; Vaka sayısı 78546. Vaka oranı %14. Kimi ülkelerde ölüm oranları bu mertebeye yakın
Bir günde yapılan test sayısı 40270, vaka sayısı 4353. Oran %10,8. Yani vaka sayısı düşme eğiliminde. Genel oranın altında.
Entübe sayısı 1014. Dikkat ediyorum bu gün üçüncü gün oldu bu sayı 50-70 aralığında azalıyor.
Bu gün iyileşen hasta sayısı 1542. Şimdiye kadar olan en yüksek iyileşme sayısı; rekor yani.
Toplam vefat 1769, toplam iyileşme 8631; vefat/iyileşme oranı %20,5. Yani iyileşenler hemen hemen vefat sayısının beş katına ulaştı.


Bir tek vefatlarda artış var. O da 4-5 gün 90-100 arasında yatay seyretmişti, üç gündür 100 ün üzerine çıktı ve yükselmeyi sürdürüyor. Diğer rakamların pozitif etkisiyle bunun da yeniden inişe geçeceğini umuyorum.
Şu, İsmail Saymaz'ın Halk TV de bir türlü hesaplayamadığı vefat/vaka oranına gelince; bu günkü rakamlara göre %02,9. Genelde %02,25. Dünya geneli ortalaması %6.97

MASKE MESELESİ

Maske konusunda bir sabırsızlık gözlüyorum. Yerli yersiz eleştiri de oluyor. Halbuki insanlar biraz daha sabırlı olsa, taşlar yerine oturacak. Geçen iyi bildiğim (hala da o görüşümü değiştirmiş değilim) bir arkadaşım önce kodu gelmedi diye feveran etti. Ertesi gün de kodun geldiğini söyleyip eczane eczane dolaşıp bulamadığından yakındı.

Mutlaka bir takım terslikler, aksamalar oluyordur. Milyonlarca insana milyarlarca ücretsiz maske dağıtım işini organize etmek o kadar kolay değildir. Bas düğmeye ertesi gün herkes maskesini alsın olmuyor işte.
Bazıları bizim sabırsızlık katsayımızla oynayarak bir karmaşa ve kargaşa ortamı yaratıp bu sineğin kanadından da yağ çıkarmak istiyor. Bunu bilelim de doğru ve iyi bir iş yapmaya çalışanların üzerine anlamsız bir sabırsızlıkla gidip bu tür virüslerin ekmeğine yağ sürmeyelim.

Bir kere muhalefet çevreleri özellikle baltalıyor. Muhalif eczacılar aldıkları maskeyi vermiyor, ya da gidip almıyor, maske kalmayınca zamanında siparişini vermiyor, hatta hiç vermiyor. Sonra da bunun suçunu 'merkezi iktidara' yıkmak için yaygarayı koparıyor. Tabi koro da buna eşlik ediyor.

Asıl döndürülmek istenen dolap, büyük dolap. Cumhurbaşkanı durup dururken 'maske satışı yasak' demedi. Durumu anlamamış olanlar 'böyle şey olur mu, serbest piyasa, madem bedava maske zamanında gelmiyor basarım paramı alırım' gibisinden cahil cahil akıllar yürütüyor, akıllar veriyor.
Maliyeti 50 krş (belki daha az) olan bu maskeleri 5 liraya alıyordunuz öyle değil mi?
Cumhurbaşkanı 'satmak yasak' diye raconu kesmeseydi şimdi belki de 20 liraya alıyordunuz. Ve de 'nerde bu devlet, nerde bu insanlar' diye ağlaşıp sızlaşıyordunuz. Hatta kaç para olursa olsun almaya razı olacaktınız karaborsa olacaktı.

Cumhurbaşkanı kimlerin kimlerin oyununu bozdu. Şimdi onlar kıvrım kıvrım kıvranıyor; bu iş bozulsa da bize vatandaşı soyma kapısı yeniden açılsa diye seni beni kışkırtıyor. Bunların içinde devletin dağıtacağı bedava maskelere el koyup onları da vatandaşa bedeli mukabilinde satma hesapları yapanları da var. Birazcık işimiz aksayınca hemen vır vır edeceğimize sabırlı olmayı deneyelim. Geliyor işte bedava maskeler. Kısa bir süre sonra iyice düzene de girer. Böyle yapıp da hem devletin işinin bozulmasına hem de kendimizin zarar görmesine sebep olmayalım.

SAĞLIK BAKANIMI KUTLUYORUM.

O zavallı 'tetikçi' muhabirleri ağababaları 'bakana şunu sor, şöyle sor' diye gazlayıp yolluyorlar ya... Akılları sıra bakanı sıkıştırtacaklar.
Ama Fahrettin bey sabırla dinliyor, fevrilik göstermiyor. Onbeşinci defa sorulan aynı soruyu bile üşenmeden, bazen hafif laf çakarak da olsa yanıtlıyor.

Tam bir 'olgunluk' işine 'hakim' ve 'kendine güveni tam' insan görüntüsü çiziyor.

HABER KANALLARINDAN UZAK DURUN

Ben öyle yapıyorum. Televizyonlardan diyecektim ama sokağa çıkma kısıtlamaları içinde bu kolay değil. Televizyonu tamamen devre dışı bırakmak olmuyor, ama 'sosyal mesafeyi' korumakta fayda var. Çünkü en tehlikeli virüs TV lerden bulaşıyor. Endişe, vehim ve korku virüsü.

Sadece müzmin karamsar muhalif medyayı kastetmiyorum. Hem iktidara hem muhalefete mesafeli duranlar,iktidara yakın olanlar da dahil. TRT de dahil. Her söylentiyi haber diye ekranlara taşıyorlar. Yetmiyor, değerlendirme ve yorumu da bize bırakmıyorlar. Zaten tartışma programlarını nerdeyse tamamen hayatımdan çıkardım. Akşamları TRT HABER'in 20.00 bültenini izliyorum, günlük raporu öğreniyorum, bundan sonra raporu yorumlamak üzere çıkan bir Bilim Kurulu, ya da Pandemi Kurulu üyesi olursa onun açıklamalarını izliyorum, ondan sonra da kapatıyorum TV yi.

Çünkü o saatten sonra goy goy başlıyor. Faydalanabileceğim bir şey bulamadığım gibi aklıma da olmadık düşünceleri sokuyorlar. Eğer onlarla yatıp kalksam, biyolojik sağlığımdan önce ruh sağlığımı yitireceğim. Milyonda, hatta milyarda bir ihtimalleri bile gündeme taşıyorlar. Geçenlerde bir sunucu 'korona kısırlığa sebep olur mu' yu bile sordu. Allah'ım aklıma mukayyet ol dedim. Yahu, ciğerlerin çalışmıyor, nefes alamıyorsun, ciğerine kadar boru sokup kamyon lastiğine basar gibi hava basıyorlar içine, canını zor kurtarıyorsun, ölürsen virüsten değil, virüsün yarattığı etkiyle çalışmayan akciğerlerin yüzünden boğularak ölüyorsun, adamın beyni belinden aşağıda.

Bunun üstüne ekonomi yukarı, ekonomi aşağı; kim batar, kim çıkar; dünya nasıl mahvolur; dinozorlar çağına döner miyiz; mağara duvarlarına yeniden freskler çizer miyiz? Tamam bu sokağa çıkamamazlıkta haber kıtlığı da var da; ben sizin normal zamanlardaki halinizi de biliyorum.

Sizi bilmem dostlar, ben isyan halindeyim; yangınlardayım. Çekeceğim fişini de 'hipokrat yemini' etmişim kendi kendime, kıyamıyorum.
Özel Haber; Analiz
Firuz Türker

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum